Okunmasa da Olur (Çok Mühim Değil Yani)

Ne kadar uykucu oldum. Bıraksalar günlerce uyuyabilen bir yaratığa dönüşmek üzereyim. Odamda nedenini bilmediğim bir sigara kokusu var sanki. Sigara da içilmez ki benim odamda. Sigara içen bir insan da değilim. Dedim ya nedenini bilmediğim bir koku bu. Odamın havası zehirli. Belki de içimdeki zehri hapsediyorum odama, sonra onu tekrar soluyorum. Böylece kendi kendimi yeniden ve yeniden zehirliyorum. Mayışıklığımın sebebi bu olsa gerek.

Bir sürü şey düşündüm yine kendi kendime, ama bir sürü şey... Kısıtlı bir zamanda düşündüm üstelik. Üzerinde çok durmadım da. Bunlar hep birbiriyle bağlantılı olan şeylerdi zaten, birini düşünürken bir diğeri de geldi. Hep odamdaki zehir yüzünden işte.

Dedim ya nedenini bilmediğim bir koku bu. Pencereyi açsam da gitmeyecek biliyorum. Yok lan açayım bak hakkaten de gitsin. Amma abarttım ha! Hayır sigara içti arkadaşım odada ondan kokuyo. Nasıl sıkıyorum ha yok sigara içilmez bilmem ne.. Ayıp ya! Kendi kendimle çelişiyorum yine. Ama bak düşündüklerim doğru onu söyliyim.. Canım sıkıldı ya.. Yani bu yazıyı okumasanız da olur, saçmaladım çünkü. Çok saçmaladım. Yazının sonunda okumayın diyorum ama olmadı başlığı değiştireyim. The Shins çalıyor arkadan güzel güzel.. Girl Inform Me tavsiye ederim. Hatta buyrun burdan dinleyin onu da. Yorulmayın.



Resmen günlüğe çevirdim blogu. Arada yazarım böyle ama napalım. Yarın arkadaşlarımla buluşucam. Özledim onları. BQFM de gelir inşallah. Daha sonra da staj raporu işine girişeceğizdir. Aslında var ya ondan stres oldum, ondan böyle saçma bi yazı yazdım. Bu gece uyumicam zaten. Naparım bilmiyorum. Film izlerim belki.

Kelebeğimin Ninnisi

Zamanın eşsiz karanlığı, zamanın uçsuz bucaksız mahzenlerinden kaynaklanır. Kimileri dünyayı dipsiz kuyuya benzetir, bilemedikleri, dünyanın zamanın ürünü olduğudur. Doğan dünya olduğu gibi ölen dünya da olacaktır baki kalan zamanın zindanları! Ben, şimdi, kuyunun dibine inerken, yanımda sen ile, bıraksam seyahatimi. Otursak merdivene, inmesek. Güç bizde artık diye haykırsak. Zamanı durdursak. Gözlerimizi hiç yummasak, hep gözlerimizin içine baksak. Melek olsak. Ölüm olmasa zamanın zindanlarında. Uçsak. Melekler uçabilir. Kelebekler gibi. Kozadan çıkamayan ipek böcekleri ise belki kalbimi ipekten yapar. Kelebeklere işte bakın bu kalp sizin soyunuzun eseri deriz. Böylece ölüme azrail değil kelebekler gelir, benden kalbimi kelebekler alır. Kelebekler mi? Hayır, hayır. Benim kelebeğim. Sen! Kalbimi al artık, sonsuz olalım!

Festival'den

bitti..
zor oldu ama bitti...

şimdi insan bi çift göz ardından ağlar da o gözlerin arkasından bakakalırsa..
o gözler zaten onun değildir ki..
sen de benim değildin.
ellerin benim değildi, gözlerin değildi, sözlerin ne sana ne bana aitti..
seni sevmek istesem de sevemem ki..
belki de hiç benim ol istemedim ki...
ama bir sabah sol yanımda bi ağrıyla uyandığım zaman anladım, benim olmana gerek yoktu ki
sen zaten hep ordaydın, ben seni kovamam ki..
dudakların dudaklarımda olsa ne farkeder
sıcaklığın beni yakacak kadar yakın değildi ki...
sonra açıp pencereyi baktında ne gam
gitmişim
gitmişsin..
biz alıp başımızı imkansızın peşinden koşmuşuz ki..
senin güneşler açmış güzel yüzünde sonbaharı bekleyecek yüzüm yok ki..
ben sende yokum ki
bakmış sevdiğin gelmiş ne farkeder
o hiç senin olmamış ki..
ben bu yıl uzun sanmıştım, sen gidersin geri gelirsin
yanılmışım..
biz bir masal biz bir hikaye
bıraksana sen, biz bir şiir bile olamamışızki...

aman git sen yakınlar bana uzak dursun
ya da vazgeçtim sen gel dünyalar benim olsun...

Bloga katkısından dolayı Festival'e teşekkürler...

Copycat

Nasıl diyorlar bilmiyorum, nasıl derim hiç bilemiyorum!? Bilemediğim için kızıyorum kendime, söyleyemediğim için ise atlamak istiyorum merdiven boşluğuna. Söylüyorum aslında, biraz değişiğini. Yo, yo çok değişiğini. Yalanımı söylüyorum, söyledim, söyleyeceğim... Bir yalandan sonra gerisi geliyor. Açığa vurmamak için diğerini, bir tane daha! Kendine söz veriyorsun sonra bu son olacaktı diye fakat bir tane daha bekliyor kapıda.

Seni seviyorum diye hiç bağırmadım bir tepeden vadiye doğru. Tepe oldum, tepedeki ağaç oldum, tepedeki ağacın üstünde otururken elmaları yiyen çocuk oldum, ama hiçbirinde bağıramadım sesimin yankısını dinlemek için vadiye. İçimdeki vadinin sesleri bu yüzden hiç susmaz, bilemezsin bunun ne demek olduğunu, bilmeni de istemem, ayrıca beklemem de bilmeni. Senin bezoarın diyapazon görevi görüyor mu yoksa? Hiç sanmıyorum, yediğin saclar şişiriyor onun karnını, kenara çekilip uyuyor o da. Oysa benim içimdeki vadi bomboş. Dolmaz da. Adı üstünde vadi bu! Dolsa vadi olmaz. Sadece bağırdıklarımı, ses tellerimi kullanarak havaya, sonsuzluğa bırakabilirim. Belki bakarsın uzaylı -ama mor saçlı olanından- nesta bulur beni! Kim bilir???

Yeni bir yolculuğa çıktım. Yakın zamana rastlar bunun başlangıcı. Yeni birini keşfetmek için gidiyorum, umarım izin verir de çözerim onu. “Let me copy you!” desem, anlasa beni??? Çok mu şey istiyorum? Hayır, hayır çok olamaz. Neden onu anlamak istiyorum, vadisi var mı diye bakmak? Hic olmadi bir vadide duruyor mu, görmek? Bağırsam sesim gider mi ta oralara? Bilmiyorum, bilmediğim için de bazen şimşek olmak istiyorum ama bazen, her zaman değil. Önce çakmak, kendi parıltımı göstermek, sonra da sesimi duyurmak. Parıltıma aşık olanlar, sesimi duyunca korkarlar belki, ve gece sıcacık yatağında uykusundan uyandırdığım o kız uyuyamasın bir daha beni düşünmekten! Korksa bile, korkarak ansa bile adımı, beni düşünsün sabahlara kadar. Yağmur olup yağma isteğim de tam bu düşüncelerim üzerine gelir. Yağmur kadınları, mor yapraklı turuncu ağacın altında bekleyen yağmur kadınları ıslansın benimle, şemsiyeleri yok biliyorum!!! Hepsinin ıslanmasını istiyorum ki bir daha hiç unutmasınlar beni.

Anlamışsındır artık. Ben sana değil, herkese aşığım. Ben seni değil, aşık olmayı seviyorum. Bırak kopyalayayım aşkı, sonsuz kalbime...

I Robot

Bazı şeylerin kıymetini kaybedince anlıyor insan. Ona sahipken hiç farkında olmuyoruz aslında onun bizim için ne kadar önemli olduğunu. Yitirmeye başladıkça, daha bir önemsiyoruz, elimizden uçup gitmesine izin vermek istemiyoruz. İstemiyoruz...

İstemiyoruz da gidiyo ya. Resmen param yok lan! Para bildiğin uçup gitti, bitti, yok oldu. Hayır nereye gitti ne oldu anlamadım da. Fakir oldum. Çulsuz oldum. Hazır Ramazan'da geliyor iken, blog sayesinde bir sadaka toplayayım dedim. Para verin bana! Girişi de öyle bir yaptım ki parayı anlatsım gelmedi sonradan. Sanki bir insanı anlatacakmışım gibi düşündüm. Ana konudan sapıyordum az kalsın. Ah be para...

Ya o değil de hakkaten duygusuz oldum ben, hissiz oldum. Robot gibi oldum. Ne yapıcağımı bilemez oldum. Morla gel de bi toparlanıyım artık ya!!

Edebi Bir Değeri Yok Ama Nostaljik

«sneyl» says:
şopar olcam ben
«sneyl» says:
tekirdağa gitcem
«sneyl» says:
ismail yk da olabilirim
«sneyl» says:
karar veremedim
Nob Boggy-Hillocks says:
:D:D
Nob Boggy-Hillocks says:
şopar olalım
Nob Boggy-Hillocks says:
bende var zaten biraz
Nob Boggy-Hillocks says:
buralarda çok bizim
Nob Boggy-Hillocks says:
:D:D
«sneyl» says:
olur bana uyar
«sneyl» says:
yoksa uygur kardeşler mi olsam
«sneyl» says:
ama biri daha lazım
«sneyl» says:
aykut kardeşim olur musun
«sneyl» says:
ya da gelinim olur musun
«sneyl» says:
bbg
Nob Boggy-Hillocks says:
olrurum kardeşim
«sneyl» says:
öykü serter
«sneyl» says:
doğa bey
«sneyl» says:
rutkay aziz
Nob Boggy-Hillocks says:
köpek ısırırı
«sneyl» says:
evet o da olmaz
«sneyl» says:
işte çok alternatif var arasından seçicem
Morla The Ancient One says:
aykut, rutkay aziz? zor be
Morla The Ancient One says:
bence çok kastın :D
«sneyl» says:
tam olarak neyi kastettiğimi bilemedim
«sneyl» says:
eskiden ne güzel kasetler olurdu takar dinlerdik
Nob Boggy-Hillocks says:
hey gidi günler
«sneyl» says:
neşeli günler
«sneyl» says:
emel sayın vardı mavi mavi
Nob Boggy-Hillocks says:
ibrahim tatlısses vardı
Morla The Ancient One says:
kasede kurşun kalem takar sallardık
Morla The Ancient One says:
ileri geri
Nob Boggy-Hillocks says:
mavi amvi masmabi
«sneyl» says:
heyt ya off
Nob Boggy-Hillocks says:
gözleri boncuk mavii
Morla The Ancient One says:
o zaman pil pahalıydı
«sneyl» says:
pahalıydı
«sneyl» says:
duracelli olanlara kocaman gözlerle bakılırdı
«sneyl» says:
şimdi şarjlı piller piyasayı kapladı
«sneyl» says:
eskiden kitap defter de kaplardık
«sneyl» says:
kaplamayanlara kocaman gözlerle bakardık
Nob Boggy-Hillocks says:
kaplık olmazdı
Nob Boggy-Hillocks says:
gazete ile kapaklrdım,
Nob Boggy-Hillocks says:
fakidik biz
«sneyl» says:
geçmiş zaman kullanman hataydı
Morla The Ancient One says:
madı fakidik biz
«sneyl» says:
yoncimik vardı bi de
«sneyl» says:
8:15 vapurunda onu görmüştü karşısında
«sneyl» says:
sonra haber alınamadı
«sneyl» says:
acaba vapur dediği titanic miydi
«sneyl» says:
gerçi titanic 2 kere battı ama olsun
«sneyl» says:
film sektörü işte hep yeniden uyarlanır
«sneyl» says:
eskiden yazlık sinemalar olurdu
«sneyl» says:
ben hiç görmedim ama keşke olsa hala heryerde
Morla The Ancient One says:
ben gitmiştim
Morla The Ancient One says:
stadyumda daha doğrusu sahada
Nob Boggy-Hillocks says:
evet
Morla The Ancient One says:
kurmuşlardı
Morla The Ancient One says:
izmirde
Morla The Ancient One says:
süperdi
Nob Boggy-Hillocks says:
çekirdek alır giderdik
«sneyl» says:
valla ya çok güzel olurdu
Nob Boggy-Hillocks says:
renk yoktu filmlerde
Nob Boggy-Hillocks says:
,sesler uyuşmazdı ama
Nob Boggy-Hillocks says:
hep aglardık
«sneyl» says:
çok duygusaldık biz eskiden
«sneyl» says:
herşey bozuldu
Nob Boggy-Hillocks says:
heyy heyyy
«sneyl» says:
heyy heyyy
Nob Boggy-Hillocks says:
zeki müren
Nob Boggy-Hillocks says:
ayhan ışık
Nob Boggy-Hillocks says:
sadri alışık
«sneyl» says:
çok derin düşünceler daldım
Nob Boggy-Hillocks says:
efkarlandım
«sneyl» says:
geçmişe daldık
«sneyl» says:
artık geleceğe dönsek
«sneyl» says:
marti
Nob Boggy-Hillocks says:
:D:D:
«sneyl» says:
hiç bi zaman saatte 88mile ulaşamicaz ama
«sneyl» says:
hep bugünü yaşicaz
Morla The Ancient One says:
ben yarın ölücem
Nob Boggy-Hillocks says:
hep bugünü
Morla The Ancient One says:
o zaman hiç ölmicem
«sneyl» says:
evet
«sneyl» says:
ama ayrıyız lan
«sneyl» says:
keşke hepimiz aynı yerde olsak
«sneyl» says:
hep bugünü yaşamayalım çekilmez
Nob Boggy-Hillocks says:
hakkaten
Nob Boggy-Hillocks says:
biraz ilerleyelim
Nob Boggy-Hillocks says:
ondan sonra
Nob Boggy-Hillocks says:
hep o günü yaşarız
«sneyl» says:
tamam anlaştık o zaman
Morla The Ancient One says:
tamam anlaştık
Morla The Ancient One says:
az ilerleyelim ama
«sneyl» says:
evet ben bi telefon falan alıyım
«sneyl» says:
canım ne güzel olur ya
«sneyl» says:
yatıyoruz kalkıyoruz yine aynı gün
«sneyl» says:
sanki böyle bi film varmış gibi geldi bana
Nob Boggy-Hillocks says:
:D
«sneyl» says:
50 first dates olsa gerek
Nob Boggy-Hillocks says:
50 firdt dates var
Nob Boggy-Hillocks says:
biraz çagrıştırıo
Nob Boggy-Hillocks says:
:D:D
Nob Boggy-Hillocks says:
aa
Nob Boggy-Hillocks says:
:D:D
«sneyl» says:
bi fırt çek aykut
Nob Boggy-Hillocks says:
farkettim
«sneyl» says:
farketmek bile erdemdir
«sneyl» says:
keşke adımız erdem olsa
«sneyl» says:
ama o zaman da herkes biz gibi olurdu
Nob Boggy-Hillocks says:
:D:D
sneyl» says:
evet ben bunu bloga koyucam
Nob Boggy-Hillocks says:
koy
«sneyl» says:
fikirleriniz neler
«sneyl» says:
çağrı?
Morla The Ancient One says:
koy
«sneyl» says:
gerçekten mi
Morla The Ancient One says:
edebi bir değeri yok ama nostaljik
Morla The Ancient One says:
:D
«sneyl» says:
:D
Nob Boggy-Hillocks says:
bende edebi degerinden çok
«sneyl» says:
başlık da o olabilir :D
Nob Boggy-Hillocks says:
manevi bi agırlık var üzerinde
«sneyl» says:
edebi bir değeri yok ama nostaljik
Nob Boggy-Hillocks says:
herkes anlamasada
Nob Boggy-Hillocks says:
bizim için çok şey ifade ediecek
«sneyl» says:
e koyim madem
«sneyl» says:
anı olsun
Nob Boggy-Hillocks says:
anı olsun
Morla The Ancient One says:
anı olsun

Turşu Suyumla Mutluyum !?

Bütün gün hiçbir şey yapmadan oturdum. İzlemekten başka hiçbir şey demeliyim. İnsanları gözlemledim ben bugün. Yakın çevremdeki insanları ve ne kadar garibim bunu farkettim. Kalabalığın içinde ben olabiliyordum, herkesleyken kimsesiz ben olmak diye düşündüm sonra. İyi de bunu herkes yapabilir dedi bana dış sesim. Hayır, hayır herkes yapamaz bunu. Sadece iyi çocuklar ve alkolikler. Ya da alkolikler demeyelim de ayık olmayanlar diyelim. Şarap içtim ben bütün gece. Düşündüm. Neden böyle diye. Düşündüm. Bir sonuca varamadım. Bir kaç nöronu daha birbirine bağlasın diye 3. şişeyi açtım. Onu da bitirdim. Nöronlarımda bağlanacak uç kalmamıştı. Ben artık evrenin bir parçasıydım. Geleceğimi, geçmişimi görüyordum. Aynı anda hem bendim hem ben olacaktım. Improbable.

Turşu suyu. Şimdi elimde turşu suyum. Ben şimdiyim. En son alkol damlası boğazımdan geçeli 3 saat olmuş. Turşu suyu da iyice susamak için. Ayrıca tadını seviyorum. Your taste's like strawberry diyemem ama turşu suyuna çünkü o kate değil. Çünkü o sen değil. Ben senin tadını bilemiyorum. Ben seni sevmeye çabalıyorum. Çabalar, alkol ve turşu suyu. Az sonra da şalgam suyu içerim cila olur. Renkli bir mideden iyisi yoktur zaten. Midesinde kelebekler uçuşan biri aynı zamanda renkli mideye sahipse tadından yenmez. Tadından yiyemiyorum. Senin olamıyorum. Üzülüyorum. Turşu suyumla mutluydum. O da bitecek. Ayni sen gibi. Tükeneceğiz demiş Sezen Aksu. Tükendik. Turşu suyum bitti. Daha çok üzüldüm. Seni sevdim. Seni Seviyorum. Seni seveceğim. Kahretsin N.E.S.T.A, seni seveceğim!

Muse - Unintended eşliğinde yeniden okunmasi şart olan bir yazıdır. Hatta 2. okuma bittikten sonra bir de, şarkı, sözlerine iyice odaklanarak yeniden dinlenmelidir. Bilekler enine değil, boyuna kesilmelidir. "mtao"