shhhttt...!

Bizim berber amcalarımız vardı. Pantolonlarını meme uçlarına kadar çeken, ciğerleri ötüm ötüm öten.. Saçlarımızı keserlerdi, kesilen saçları israf etmez eşlerine verir kazak ördürürlerdi.
Bigün apansız çeker giderlerdi. Dükkanlarının önüne gider bi umut hala orda mı diye bakardık. 'Taşındık' bile yazmazdı hayvanlar. Hayvanoğlu hayvanlar!! Sadece camın eski gastelerle kaplandığını görür, hangi tarihe ait o gün neler olmuş diye gözlerimizi iyice açardık okuyabilmek için. Az önceki duygusallığımızdan eser kalmamış öküzler olarak çeker giderdik..

naber? (doktoooor doktooor)

Bizim ilkokul öğretmenlerimiz vardı. hep aynı saç şekliyle ve aynı elbiseleriyle hatırladığımız. incecik yaşlı parmakları olurdu. kulağımızı çektiklerinde o parmakların neden o kadar soğuk olduğunu düşünürdük.

naber? (doktoooor doktoor)

Bizim kemalettin tuğcularımız vardı. bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı.. (yılmaz mordoğan)

iyi ya n'olsun...

Sigaram mı bitti? saat 11:40 tan beri teoman-doktor şarkısını dinliyorum. hala sözlerini algılayamadım. bi yerden sonra bağışıklık sistemini güçlendiriyo böyle şarkılar. hissetmiyosun sözlerini. Aklımdaki tek kalıp: 'doktooor doktooor'
Sevdim, sevilmedim..
Gece kafam çok iyiydi Cihan Ceylan'ı aradım. Naber dedim. İyidir, sen? dedi. kafam dönüyo dedim. Yüzüstü yat elinede bi poşet al dedi. Neden demedim... diyemedim. Dilim varmadı.
İyi içicidir kendisi, taksimde 4 bira içtikten sonra bile bana meyillenmediğini görmek gurur verici.. Düşündüm de çokta iyi bişey değil lan bu. İkilemde kaldım, çeliştim şuan. Bu konuya daha sonra karar vermek en doğrusu.
ha ne diyoduk
Bizim Cihan Ceylan'larımız vardı. Pantolonlarıyla meme uçlarını kapatmaya çalışan.. Ya da o başkasıydı.. Bilemedim şimdi. Biri gelip media playerımı düzenlesin. @Sneyl, kadim dostum bunu sen yapabilirsin. Ama senden ricam, dinleyince insanın aklına helikopter çekimi ağaçlar arasında kayıp giden station vagon arabalar gelmesin. Heeeey Culii gibi...

Bi de şu html zımbırtısını nası yapcaz biri göstersin ya. Cihan Ceylan etiketi yapamadım şurda.
Mual mıyım? Değilim..

Japon Konsolosu

Manevi destekten yoksun birakmadigimiz, Karaman Mkz. Pyd. Tbr. Kmt. Kara Ast. Kd. Bs. Cvs. Japon Konsolosu dostumuzu da burada bir kez daha analim. Anal yillik demek oldugundan yilda bir kere ansak yeter aslinda. Oyle degil ama o isler. Biennial var mesela biyenal diyo bizim insanimiz. Sonra bir de biannual var. Iste bunlar hep ingilizcenin cakalliklari. Iki yilda bir ya da yilda iki kez deyince nekkkadar da anlasilir oluyor degil mi babom? Neyse konudan sapmayalim.

Simdi bu ingilizlerin her sey icin bir isimi oldugundan tamlama olaylari pek zengin degil benim su yasima kadar gozlemledigim kadariyla. Yanlissam da duzeltin. Bu dostlarimiz iste bu kelime coklugundan oturu kendi dillerindeki pek cok kelimenin nasil yazildigindan bihaberler. Simdi bir sekilde duyuyorlar konusuyorlar ama is yazmaya gelince bir dusunuyorlar. Ha turkce'de bu yok mu? Turkce'de de var ama basta dedigim gibi kelime sayisi Ingilizce'ye nazaran daha az oldugundan, oransal olarak baktigimizda duydugunu dogru sekilde yazamayan insan sayisinin azalacagini dusunuyorum. Neyse Noam biraderimle konusulur bunlar yeri gelince. Sunu da eklemeden gecmeyeyim objektif olmak adina, Turkce okundugu gibi yazilan bir dil onun avantaji var yok degil.

Simdi gazetede soyle bir bulmaca var. 3x3 luk bir kare dusunun. Bu karenin tam ortasindaki hucrede, bir harf var. Bu harfi urettiginiz her kelimede kullanmak zorundasiniz. Diger 8 harf ve bu harfle minimum 4 harfli kelimeler uretmeye basliyorsunuz. Gazetenin verdigi limitler var. Ornegin b-a-a-l-i-r-e-l-n harfleri verilmis. i de her kelimede kullanmaniz gereken ozel harf. Basliyorsunuz turetmeye. Liar, Line, Bill, Linable, Liberal, Braille, Biller, Inarable, Ballerina ... iste ne kadar bulursaniz. Diyelim ki gazete diyor 23 kelime iyi, 34 kelime cok iyi. Amac 9 harfli kelimeyi ve bulabildiginiz kadar cok sayida kelimeyi bulmak. Bir de bizim gibi grupsaniz hergun 9 harfli kelimeyi bulan degistiginden ufak bir rekabet isin icine giriyor ve daha cok egleniyorsunuz. Sorun su, ben mesela ana dili ingilizce olan biri degilim diyorum ki bu harflerle bienal yazilir lakin bienal in boyle yazildigindan emin degilim. Diyorum hoca bu boyle mi? Aha masadaki ana dili ingilizce olanlar da emin degil. Ya oyledir ya da biennial dir diyor mesela en yasli olani. Genclerinden ses cikmiyor. Boyleyken boyle.

Denemecan Zimbabwe'den bildirdi.

Nereden nereye geldik la. Ha japon konsolosu diyordum. Canimdan cok sevdigim ahanda amunike cancis pamuk torbasi pofuduk yastik badi parcasi askerligi bitesice.

Amcoolu

Yolun acik olsun. Gule gule git, gule gule gel. Yolda samson and delilah dinlemeyi, beni o sarkiyla tanistiran terminator the sarah connor chronicles s02e01 i anmayi unutma.


Sicakkanli bir insan oldugundan asduhausdhuahsduh.

Gel de delirme!

http://www.haberturk.com/polemik/haber/563392-putinin-mutevazi-evi-sasirtti okuyalim hemen haberi. Haber dedim kusura bakmayin, okuyalim metini.


Tek boyutta televizyon gerçekten ironik! 
Gazete HABERTÜRK Teknoloji Editörü NECDET ÇALIŞKAN

Iki boyut ile tek boyutun farkini ogrendiginizde tekrar konusalim.


----------------------


‘Siyaset biraz da görgü ister, tüplü televizyonu görünce şoke oldum’
Brigthwell Yönetim Kurulu Başkanı, Dünya Fütüristler Derneği Türkiye Onursal Başkanı ALPHAN MANAS


Ha benim aslanima. Tuplu televizyon kullanmak vizyonsuzluk, gorgusuzlukmus. Kendisini zengin birinin yonetmesini istermis. Oldukca guclu argumanlar gercekten. Nutkum tutuldu.

----------------------


‘Devleti yöneten çağa ayak uydurmalı’
Sabah Gazetesi Teknoloji Yazarı TİMUR SIRT

Bu beyefendi buyurmuslar ki genclerle iletisim kurabilmek, caga ayak uydurmak tupsuz televizyon kullanmaktan geciyor. Adami e-posta kullanmamakla elestirmiyor bakin. Tuplu televizyon kullandigi icin genc kusakla iletisim kuramiyor. Pehey.

----------------------


‘Rus rüyası bumu yani?’
Deulcom International Kurucusu BAYBARS ALTUNTAŞ

Biri kendisine ay ile uzayin farkini ogrettiginde ben de kendisini, yorumunu elestirecek kadar kaale alacagim.

----------------------


"Özel yaşamlarında yeni trendleri benimsemek zorundalar"
Mimar Selim YUHAY

Vay babam bay. Devlet baskani oldugunuz icin sucuk yemek zorundasiniz. Herkes sucuk yiyor. Siz de yiyeceksiniz! Sarimsak yemek zorundasiniz sayin Wulff. Simdi antioksidan oldugundan o moda. Kanepenin kumas rengi ile giydiginiz kiyafetin rengi ayni olmamali. Olamaz. Niye? Cunku Milano moda haftasinda bu sene gorduk ki artik karsit renklerle gezilmek zorunda sokakta. 


Aferin hepinize. Takdir ettim.

Hug An Engineer Day

Biz de insaniz lan. Kucaklayin bizi. Gunun anlam ve onemini belirten bir screenshot ile yaziyi sonlandiriyorum.


Simdi olay Benjamin ve Jody kardeslerimin hemen fellow bir engineer'in yaptigi hatayi duzeltmeleri. Orada harfler toplam durumunda degil carpim durumunda demisler. Ha T'ler nasil sadelesiyor madem o kadar dusunuyorsun dersen, matematigin kurallarina karsi gelmedigin surece sorun yok. Muhendislik sonuc odaklidir dogru evet ama Devlet Bahceli icin de simdi boyle bir yakistirma yapmak istemiyorum ne yalan soyleyeyim.

Daha da komik olan en sondaki yorumda, bunu LaTeX'le yazmaliydin diyor bir baska dost asduuasduasd. Hakli. Yerden goge kadar hakli!

The Rock And The Tide

Yeni bir albüm incelemesiyle karşınızdayım. Ancak By The Way gibi kapsamlı bir şey olmayacak. Joshua Radin'in yeni albümünü henüz dinleyebildim. Peki Joshua Radin kimdir? Kısaca tanıyalım. Kendisi şarkıcı. Evet bu tanıtımdan sonra albüme geçelim. Ya da geçmeyelim. Bilemedim. Şimdi albümü 4 ya da 5 kez dinledim baştan sona. İlk dinleyişte bok gibi geldi. Ya hiç öyle denir mi! İnsanlar uğraşıyor albüm yapıyor, sen olmamış bu diyorsun. Bence saygısızlık bu. Yani bir African Child bile bugün bu yorumları haketmemeli. Get Him To The Greek filminden spoiler falan değil ha! Yani o filmden de, spoiler niteliği taşımıyor. Hayır taşısa ne olacak? Sanki bana hayatın anlamını anlatan bir film de. Neyse ne!


01. Road To Ride On
02. Streetlight
03. Here We Go
04. We Are Only Getting Better
05. The Rock And The Tide
06. You Got What I Need
07. Nowhere To Go
08. Think Ill Go Inside
09. The Ones With The Light
10. Youre Not As Young
11. One Leap
12. Wante
13. Brand New Day - Reprise

Bir Winter, bir Star Mile, bir Closer kadar olabilecek şarkı bulamadım ben. Ancak Road To Ride On, Here We Go, The Rock And The Tide, One Leap ve tabii ki Brand New Day ilk olarak dikkat çeken şarkılar. Brand New Day Reprise nasıl olsa.

Ancak siz Joshua Radin'i bilmiyorsanız, Winter, Star Mile falan dinleyin. Sonra bunlara bakarsınız isterseniz.

NOT: Arkadaşlar albümdeki şarkıları indirdikten sonra lütfen yarım saat içinde siliniz. Linkler albümün tanıtımı amaçlıdır, korsan amaçlı değildir. 
NOT2: Hani böyle albüm kapağını, şarkı isimlerini falan ortalamışım ya, o yüzden gaza geldim böyle. Yoksa link nerede biz göremiyoruz falan derseniz, ağzınızı yüzünüzü kırarım!

Bu da kız arkadaşım Lalezar'ın albümle birlikte gelen not defterine bir şeyler yazarken çekilmiş fotosu. Tatlişkom yhaaa...

Edit: Burada da albümden bazı şarkıları canlı söylemiş. Bakın isterseniz.

Kiss My Name


Asıl adı Antony Hegarty olan insan evladının grubunun adı Antony and The Johnsons. Antony sadece piyano çaldığı için böyle bir grup kurmuş. Bunlar, gitar, çello, keman vs. falan çaldıkları için müzik zengin oluyor haliyle. Yoksa kendisinin solo albümleri de var, yok değil. Piyanoyla nereye kadar.

Neyse işte sesini seviyorum ben bunun. Bu adamın falan diyemiyorum pek. O yüzden mümkün olduğunca cinsiyet belirtmeden yazmak istiyorum.


Zira tipe bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Adeta ne idüğü belirsiz. Ayrıca bu tipten nasıl böyle bir ses çıkıyor, orası da meçhul. Mesela James Mercer'dan da o sesin çıkması mümkün değil ama çıkıyor işte.

Bu işler böyle. Selam ederim. /skiss

ssstanbul..

uygunsuzun istanbul ayaaa olmaya karar verdim canlar. uykusuz, uygunsuz derken işte baya d.şahhklı bi yorumcu oldum. ersine el sürdüm, umuta dokandım vs vs böyle böyle mükemmel bi insan oldum. bu arada ne zaman can oldunuz ne zaman can oldum bilemedm.
Bide içimizden biri askere mi gitti? neyin sayımındayız. nedir yani?
bu önyazı.. devamı geliyirrr.. bu kez gerçekten lan!

Blair's Kiss On The Lips Party

Good morning upper east siders! Gossip girl here! Your one and only source into the scandalous lifes of manhattan elitès!

Bu yaziyi sevgili Canan'a erken bir dogum gunu hediyesi olarak yaziyorum. Kendisini biraz daha iyi anlayabilmek adina iki bolum Gossip Girl izledim. Icim sikildi arkadas. Ben hayatimda boyle aci cekmedim. Neyse, kisaca izlenimlerimden bahsedeyim.

Simdi dizide Serena van der Woodsen diye eskiden klasik zengin kolejli amerikan kizi olup da yatili okula gidince dogru yolu bulur gibi olmus bir kizcagiz var. Cekirdek kadroda bu hatunumuz. Bunun eski bitch hallerinden arkadasi Blair var. Nate var Blair'in yavuklusu ama aslinda gonlu Serena'da. Onceden sevismisler de Serena ondan zaten gitmis yatili okula falan. Chuck diye bir orospu cocugu var. Diger dizi olan Chuck'daki Chuck'in ismini kirletiyor resmen. Dan var. Jenny var. Kardesler. Dan ve Jenny'nin allaha sukur durumlari fena degil ama diger isimlerini saydigim kadroyla ayni sosyal sinifa dahil degiller. Babalari biraz daha bohem bunlarin. Klasik olarak analari babalari ayri. Serena'nin anasi var Dan'in babasiyla yillar oncesinden isi pisirmis simdilerde ise fortune 500'un servetlerini somuren. Chuck'in babasinin oteli var anasindan bir bilgi yok. Blair'in anasi Paris'te ama onun da babasindan bir bilgi yok. Bu kadar olay iste. Kim kimle sevisti kim kime asik onu anlatacak gibi. Ha dizinin anlatani da Gossip Girl ki ben ilk bolumde onun Jenny oldugunu dusunmeme ragmen yaptigi malliklar dolayisiyla o oldugu konusundaki fikirlerimden vazgectim.

Ilk bolumde iste Serena yatili okuldan geri donuyor. Cemiyet ortamlarinda bir gerginlik bir sasirmalar falan onun uzerine temel alinmis. Izleyiciye hikaye tanitilmis. Kim kimle kiminh eli kimin cebinde falan diye. Siradan bir bolumdu ta ki Dan, Serena'yla birlikte Blair'in partisine gidip salak kiz kardesi Jenny'yi Chuck'in elinden kurtarana kadar. Orada biraz aksiyon heyecan oldu sevindik falan.

Ikinci bolumde de brunch icin bulusulacak bir yerde ona kadar ve brunch esnasinda gene caprasik iliskiler anlatiliyor falan fistik.

Ulan Jenny! Ulan sen gerizekali misin? Kafan hic mi calismiyor Jenny! Wannabe misin  laaaaaaaan! Adami sinir ediyosun ya. Sen ne gidip Blair'le takilmaya calisiyosun abin Serena'yi dusurdu dusurecek takilsana onla. Ayrica Jenny birinci sinifsin lan sen daha. Neyine senin gidip seniorlarla asik atmak!

Dan! Ulan serefsiz daha ikinci bulusmada kiza trip yapiyosun. Sana ne lan! Kizin namusunun bekcisi misin! Senle cikmaya baslayana kadar ne sik istediyse yapar. Sana mi soracak amina koyim. Sana da sinir oldum! Senden adam olmaz diyeyim bak. Ikinci sezonda falan kaza gecirip dizinde uzaklasirsin bu gidisle. Ha hala 4. sezonda oynuyorsan da valla helal olsun senaristlere.

Chuck. Karakter olarak super. Ideal olmus bence. Tek kusuru tecavuze yeltenmesiydi. Oyle bir olay olmasa bence gayet sevilebilecek bir tip. Tamam kizi birazcik ikna etmeye calisirsin azicik dil dokersin ama uzerine de cullanilmaz. Boyle bir sey yakismadi beyefendiligine! Espri olarak fena degilsin. Kotu olayi unutup onumuzdeki bolumlere bakalim derim.

Blair. Sana temiz bir dayak lazim. Siddetin her turlusune karsi olan beni bile sana dayak atilsa uzulmeyecegim hale getirdin.

Serena. Etikten ahlaktan yoksunsun. Senden de adam olmaz.

Rufus (Dan'in Babagil). Ressam oldugunu tahmin ediyorum. Bunun yani sira 90 larda muzik grubu varmis. Muzisyenlik iyi guzel ek is olarak yapabilirsin. Ressam yerine muhendis falan olacak tipin varmis. Oyle olsaydi dizideki oyum sanaydi. Cougar Town'daki basrol hatunla evli ve cocuklu tarzi bir dizi cekebilirsiniz. Komedi sana yakismaz pek ama yeni bir yorum olur. Cool bir durusun olur.

Evet Canan. Iste boyle. Umarim bu sayede seni biraz da olsa yakindan taniyabilmis. Dunyana girebilmisimdir. Optum cok.

XOXO denemecan

Gecici Cozumler Koordinatorunuz Gururla Sunar

Turkiye sinirlarini terketmemekte israrliyim ama bazen sneyl.com acilmayinca da uzuluyorum diyorsaniz http://alt.sneyl.com tam size gore. He oradaki alt, alternatif manasina geliyor evet. Aferin akilli bidiklar. Onu da acamazsaniz dayagi yersiniz zaten benden.

Her neyse ne dicem, muhtemelen farkedersiniz de farketmezseniz diye soyluyorum. alt adresinde yazi rss ve yorum rss var orijinal sneyl.com dan alan verileri. Onlarla karsilastirirsiniz o sayfada en son ne yazilmis. Dinamik olarak guncelleme yapilmadigi icin ve ben de mal gibi dakika basi guncellemeyecegim icin alt.sneyl biraz geriden gelecektir. RSS'i orijinal sayfaya o yuzden bagladim zaten. Anlayin ne kadar geride diye. Sikerler! Gec olsun da guc olmasin. Sinirlendim zaten.

Neyini acamiyorsun ya! Neyini acamiyorsun? Daha ne yapalim! ccccccccccccccccc

Anne Ben Workstation Gordum



Evet gencler yorumlari bekliyorum asduhsaduhasudh

Ustune tiklayinca hayvan gibi olmali!

Sağol Lan!

Hi lappland,

joelbox just bought you a subscription to Last.fm!
You can check out your suped-up Last.fm profile here:
http://www.last.fm/user/lappland


Now you can listen to non-stop, personalised radio! Give it a try here:
http://www.last.fm/listen

You also get:
* Ad-free browsing and streaming
* Recent visitors to your profile
* Listen to playlists & stations of music you've loved or tagged
(containing more than 15 artists/45 tracks)
* A snazzy black icon
Adam adeta Noel Baba! asudshaf. Hadi hayırlı müzik dinlemeler. Kafayı sallayacaksın ki müziğin iyi olup olmadığını anlayasın.

Tuborg Gold

Üniversite burada bitti, evet. Okulu bitirdim, en sonunda.  6 sene geçti. Resmen 6! Neler oldu neler! Anlatsam inanmazsın! Random gülücük. Dur şimdi. Bir anlatmaya çalışayım, bakalım neler oldu.

Yıl 2004.. Kazandım üniversiteyi. Böyle bir gaza gelmeler. 'Oooolum hazırlık okuyalım yatalım lan! 1 seneyi böyle yayarız. Gezeriz ederiz. Evet evet öyle yapalım.' Öyle de yaptık. İyi ki de yapmışız. Hazırlıkta çok güzel insanlar tanıdım. Yıllar boyu hayalini kurduğum grupla beraber oldum. Nedir o grup? İşte böyle kızlı erkekli karışık grup. Takılmaca etmece. Gezmece tozmaca. Çok güzeldi. Ve sonra çok şahane bir insanla tanıştım. Daha doğrusu tanışmıştım aslında ama çok şahane olmamıştı o an benim için. Gün geldi çattı, çok şahane bir insan oldu o. Çok iyi çok da güzel 2 senesini geçirdim hayatımın diyebilirim tamam mı? Uhhh! Tabii bu 2 sene içinde 1. sınıfı da sayalım. FİZ1, FİZ2 ve MAT2... Bunlar bölümün efsane dersleri arasında kendine yer etmiştir. PETRO, JEO ve MİNO öncesi ısınma turlarıymış da haberimiz yokmuş. Neyse ki FİZ1 ve FİZ2'yi nbh_, denemecan ve sneyl yaz okulunda geçecekti. Ancak.... Ancak, MAT2 nbh_'nin başına bela olacaktı. Oldu da... 5 sene sonra geçmeyi başarabildi. (Yanlışsam burada düzeltin çünkü tam hesaplama yapmadım, kafadan atıyorum şu anda 5 rakamını.) denemecan ve sneyl not öteleme yöntemi sayesinde bu dersi ilk alışlarında geçmişti. Ancak sneyl notunun nasıl ötelendiğini hala anlayamıyor. Çünkü onun notu bir not geriye ötelenmişti onun hesabına göre. Neyse, masalsı anlatımı bırakıp devam edeyim.

Geldik 2. sınıfa. Yani istatistik dersi galiba 2. sınıftaydı. (Şu an kafam biraz iyi olduğundan tam net hatırlamıyor olabilirim. Sadece bu cümle için değil ama yazının genelinde bir hatam varsa denemecan belirtsin. Hakkaten kontrol edecek halim yok. Direkt hafızadan söylüyorum.) (Ha! Ama bold olsun under line olsun italic olsun bunları da yapıyorum, onlar sorun değil.) Neyse... İstatistik demiştik. D2 notuyla ilk olarak o derste tanışmıştım. İyi ki de tanışmışım diyemeyeceğim. Çünkü, keşke tanışmasaydım. 'D2 HADİ GÜLE GÜLE' dedik... Deyiş o deyiş! Deyiş tokuş, zeynep tokuş! Sağol Zehra Teyze biz tokuş. Yi yavrum yi!

Her neyse...  Hacettepe Üniversitesi'ni bilmeyenler için konuşuyorum; D2 demek çok acayip bir not demek. Denemecan açıklasın bunu yorumda ya!* (*: Lütfen yoruma bakınız.) Orada biz o notla tanıştık ya, işte olan o zaman oldu. Sonra bütün dersleri biz o notla geçmeye başladık. Neden? Çünkü D2 geçer not. Sonuçta geçiyoruz. Hiç çalışma. Sonra finalden 70 al. D2 HADİ GÜLE GÜLE. 

Böyle böyle, 8. yarıyıla gelmiş bulunduk. Geldik ama, o yarıyıl öncesi nbh_ repeat after me, sneyl ise incredible repeat olmuştu. Bu 3(üç)'lü içinde en erken mezun olan denemecan'dı. Daha sonra kendisini Avustralya'nın serin sularından gelen buz gibi hayatına bırakmıştı. Bıraksa da bizden ayrılamamıştı. Yine masalsı anlatıma döndüm sanırım ama neyse ne lan! Aradaki saat farki bizi hiçbir zaman yıldıramazdı. Biz kardeştik! We were soldiers lan! Öyle de oldu. Bu manyak yılbaşı zamanı geldi yine bizim yanımıza. The Final Countdown eşliğinde yine ve yeniden bir yıla girmiştik beraber. Saçımı kırmızıya boyamıştı hatta bu adamlar. Last.FM adresimi de verdim ki, selam ederim! 

Mal gibi hayat hikayesi moduna sokmayayım. En sonunda ben mezun oldum! Hala inanamıyorum aslında ama oldum! Çok garip bir duygu bu. nbh_ manyağı da bir an önce hissetsin bu duyguyu. Yalnız kendisi çok şanslı. Gotik kızlar doldurmuş okulu. Bilmiyorum hoşlanır mı ama benim biraz fetişist olduğum söylenebilir. Kendisine buradan sesleniyorum; ARTIK YAPARSIN BİR ŞEYLER!

İnşallah onun mezuniyetini de görürüz ve rahatlarız artık.

NOT: Bu yazıda nickleri geçen insanları çok seviyorum.
NOT2: /skiss