Haftasonu Kacamagi

Cuma gunu ani bir kararla Sydney’e gidecegimden bahsetmistim. Bu yazinin basligini da "veni vidi vici" koymak istedim ama cogumuz icin haftasonu kacamagi daha fazla sey ifade edecektir diye dusunup vazgectim. Cuma gunu saat 4 te cay faslimizi bitirdikten sonra muhendisligin futbol organizasyonu oldugunu ogrendim. Peter, oda arkadasim, davet etti aslinda. "Gel, zevkli oluyor." dedi. Sydney’e gidecek trene 1,5 saat kalmasina ragmen kabul ettim. Yanimda ne sort ne de tisort oldugundan gomlek ve kot pantalon ile oyuna dahil oldum. 1 saat kadar oynayip izin istedim. Les gibi terlemistim ama yapacak birsey yoktu. Trene zar zor yetistim. En bos vagonu secerek insanlardan uzak bir yere oturdum. 2,5 saat suren bir yolculugun ardindan Sydney Central’a vardim. Trenle seyahat cok rahat ayrica trenler de oldukca dakik. Trenden indikten sonra dogruca otele yurumeye basladim. Yaklasik 1 km civari bir mesafe. Etrafi da hayvan gibi izledigim icin otele varmam 15 dakikami aldi diyebilirim. Trenden indigimde saat 8 olmasina ragmen sokakta ayik Avustralyali’ya rastlamadim. Ayik insanlar genelde Asya’dan gelmis olanlardi. Hayatimda o kadar cok ulkeden insani ayni yerde hic gormemistim. Cok kulturlu diyorlar ya hakikaten oyle. "Ne mozaigi ulan!" dedim sonra kendi kendime icimden. Hey gidi. Dogruca odama yerlestim ve minibar ile banyonun nimetlerinden faydalandim. Baktim olacak gibi degil karnim da ac dedim bari su "Magic" dedikleri olayi arayayim. Efendim bu olay otelin tek tus musteri hizmetleri ulasimi gibi bir sey. Ne isterseniz bunu ariyosunuz ya da direkt birimin dahilisini ariyorsunuz. Isim cok oldugundan her birimi ayrica aramak zor geldi ve "Magic" e dahil olmamin zamanidir diye dusundum. Yanimda tisortum yoktu, tras makinami almamistim, dis fircam cantamdaydi ama dis macunum yoktu zaten spontane gelismis bir gezide daha fazlasini bekleyemezsiniz. Aradim dedim ki birader bana tras bicagi, kopuk, dis macunu bir de varsa tisort yollayin. Adam tisortu duyana kadar gayet seviyeli bir konusma icerisindeydik :) Tisortu duyduktan sonra biraz civitti gibi geldi bana. Beklemeye aldi, bir 30 saniye bekledim. Aramis, taramis, sormus, sorusturmus koca otelde aksam 9 da musteriye tisort verebilecek ya da satabilecek dukkan yok. Dedi ki "Yarin sabah cikarsiniz disaridan alirsiniz, dukkanlar cok yakin.". "Eyvallah babacan." dedim. 5 dakika sonra tras kopugum, jiletim ve macunla birlikte dis fircam geldi. Bir de yemek soylemistim onu da getirdi canini yedigimin garsonu 10 dakika sonra. Soyle soyleyeyim, Avustralya’nin et anlayisini seviyorum :) Yemegimi yedim, trasimi oldum, disimi fircaladim. Tekrar macit beyi aradim. Dedim ki "Marble bar varmis, kacta aciliyor? Kilik kiyafet seysi var mi?". Dedi ki "Yok yok.". "Iyi guzel" dedim. Lakin "6 pm to late" soylemindeki late i cikaramadim. O da anlamis olacak ki "Yani 12 yle 2 arasi bir saatte kapaniyor." dedi. "Gozumsun macit!" diyerek tesekkur ettim. Buraya kaar hersey mukemmel. Artik hazirlanip marble bar a inme vakti gelmisti. Indim de. Lakin insan azdi millet o saatte sizdigi icin pek kalan yoktu. 2 bira ictim kendime geldim. Odaya ciktim ve minibara abandim. Daha sonra lan kuru kuru icmeyeyim diye televizyonu actim. Bir de ne goreyim normal tv yayinlarinin yani sira buranin kablolusu gibi dusunebilecegimiz foxtel de var. Bunlar da yetmiyormus 30 civari film, girls gone wild serisi ve 10 civari da cesitli erotik film vardi. Eger film izlemek istiyorsaniz film fiyatlari 15.95 ile 19.95 arasinda degisiyor. Lan dedim oh ane kadar pahali bir film icin. Sonra baktim ki hemen yanda bir secenek var. Movie deal. 24 saat icinde ne izlersen izle toplamda 24.95 "Oh" dedim. Hemen "Deal or No Deal?" diye sordum kendime. "Cocugum hasta acun bey ameliyat parasi 80000 lira gerekiyor." dedim sonra "Deal" dedim. Sesli sesli dedim bunlari. Zack and Miri make a porno, Fired Up, Angels and Demons, He's just not that into you, Solo Erotica, Girls Gone Wild Spring Break kombosuyla geceyi tamamladim. Solo Eroticayi hizli hizli gectim de Girls Gone Wild hakikaten izlenmeye deger. Yalniz yadirgadigim bir sey oldu. Koca otelde porno yayin yok. Ilginc tabii. 2-3 saatlik bir uykudan sonra tekrar dusumu alip acik bufe kahvaltiya indim. Meyve suyumu, kahvemi ictim. Misir gevregimi, peynir ekmek, recelimi yedim. Sonra odaya donup lan hazir guzel banyo bulmusken bir dus daha alayim dedim. Sonra tisortumun olmadigi aklima gelince tisort almak icin tekrar disari ciktim. Cotton on yazan bir magazada disime gore tisortler buldum. Tanesi 15 dolar. 2 tane aldim seneye de giyerim dedim. Odaya geri donup derimi eskitme amacli dusumu aldim. Vucut sampuani cok guzel kokuyor. Lan o degil ne yaptim ya. Hayatimda vucut losyonu kullanmis bir insan degilim. Bundan sonra da muhtemelen kullanmam ama o Cumartesi oglen banyosundan sonra butun vucudumu gidip losyonlamam gercekten komikti aiushdaisuhd. Neyse daha sonra odadan cikip "Darling Harbour" a gittim. Ilk isim IMAX e gidip 3 boyutlu bir film izlemekti. 29m x 36m ekranda, ki dunyadaki en buyuk ekrandir, Egypt 3D isimli filmimi izlerken zevkten dort kose oldum. 15000 watt Sonics ses sistemi ile IMAX tecrubesi anlatilmaz yasanir. Kisaca soyle tarif etmeye calisayim. Bildigin Misir’da takiliyosun filmdeki karakterlerle. Lan bu super bir sey ya. Bunun teknolojisine kurban olurum. Canini yiyeyim. Bundan dunyanin her yerine yapmalari lazim. Daha sonra meshur Akvaryum’a gittim. Akvaryum gezisi hemen hemen 2 saatimi aldi. Lan olum lan. Ne istersen. Aklina gelebilecek butun baliklar ve tabii gelmeyecekler de orada duruyor. Sadece baliklar da degil timsahi olsun, hayvanlar alemine ait suda yasayan canlilar olsun hepsi orada. Oceanarium diye bir bolumu var ki devasa kopekbaliklariyla aranizda sadece 2-3 cm kalinliginda bir camin oldugu yer. Boyle yururken yaninizda geliyo falan sevimli yani. Bu da gorulmesi gereken bir yer. Daha sonra bir de feribota bineyim dedim ama happy hour gecmis ben de madem happy hour gecti o zaman artik bir de barlarini gorelim dedim. Darling Harbour da Pyrmont Bridge’in altinda Helm Bar diye bir yer var. Helm bar normal bildigimiz bar ama korfezi goruyor iste. Onu korfez zaten neyse feribotlar insanlar falan. Gittim hemen cam kenarinda bir masaya coktum. Dedim gece uzun kaptirmayak simdiden buralari. Bara gidip, az sonra soyleyecegim birayi ozellikle sneyl kankamin aklina kazimasinda fayda var o cok sevecektir, Carlton Draught istedim. Bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha darken epey de oldu saat. Cesit cesit insanlarla tanistim. Hollandalisi, Ingilizi, Japonu, Singapurlusu hepsiyle de barda otururken. Bir sey oluyo laf atiyolar ya da sen artik yeterince ictiysen laf atiyosun sonra biraz muhabbet sonra baskasina gidiyosun. Benim gibi biri icin bile sosyallesilebilecek bir ortam. Oradan aksam cikip otele yurumeye basladim lakin idrar torbamdaki muthis basinca karsi koyamayip gozume kestirdigim bir koseye tam holigan tarzi isedim. Resmen isedim. Bilenler bilir, ictikten sonra acikirim. Hemen otelin biraz altindaki mcdonalds da karnimi doyurup odaya ciktim. Odada minibara biraz daha abandim ve sonra televizyon seyrederken, 24 saatlik movie deal im bitmisti ben de duz televizyon izledim, uyumusum. Kendimi bildigimden sleep e ayarlamistim televizyonu kapatmis canini yedigim. Oda tek kelimeyle muhtesemdi. Yani burada ozelliklerini yazmaya kalksam bir 2 sayfa falan da ona ayirmam lazim ama onu baska zaman artik diye dusunuyorum. Pazar sabah erkenden kalkip kahvaltimi ettim ve Newcastle a donmek uzere tren garina dondum. 2.5 saatlik bir yolculugun ardindan tekrar Newcastledaydim. CS (aushdiuashdiuashd) piknigine daha 1 saat vardi ben de bari kuleye cikayim dedim. Ciktim, orada biraz okyanus gemi memi izledim. Indim geri. Marketin birinden pizza malzemeleri aldim. Hannah, organizatorumuz, hamuru getirecekti biz de istedigimiz malzemeleri getirip pizzalarimizi yapacaktik. Saat 3 te Croatian Wickham Sports Club’da bulustuk. Adamlarin pizza firini var. Sana firini tahsis ediyolar ayirttigin sure kadar ve de pizza tepsilerini diger her sey sana ait. Pizza hamurlarini merdane yardimiyla 30 santimetre capindaki daireler haline getirip mukemmel pizzami yaptim. Parmaklarimizi yedik. Asudhiausdhiausdh. Dunyanin bir cok yerinden bir cok farkli iste calisan insanlarla tanismak ve kaynasmak acisindan mukemmel bir firsat bu piknik olaylari. Greenpeace icin calisani da kizil hac icin calisani da devlette elektrik muhendisligi yapani da enerji etkinligi degerlendiricisi de isi olmayip dunyayi gezeni de orada. Bir ara isi olmayip dunyada gezinen bir Hirvat asilli Avustralyali ile altin madenciligini tartistik. Sonra greenpeace ci ile toptan madencilik i tartistik. Elektrik muhendisi ve mimar dediklerimi en iyi anlayanlardi saniyorum sauhdiausdhiausdh. Arkadasim bir seyin ozunde bir mantik varsa bunu bir sayisal zekanin anlamamasi zor. Asudhaisudhuiahsd. Guzel gecen birkac saatti. Carlton Draught’a burada da selam etmeyi ihmal etmedim. Mesela helm barda 5.50 olan Carlton Draught burada 3.80. Mekanin yeri de fiyatlandirma icin onemli bir kritermis turkiyedeki gibi. Bir seferinde bozuk param cikismadi 3.30 cikti ben de adama ah olmadi dedim 20 dolarlik banknot uzattim. Sorun degil evlat bugun yeterince harcadin zaten 3.30 yeter dedi. Vay babalik sagolasin dedim. Ne zaman istersen gel basimizin uzerinde yerin var manasina gelen seyler soyledi. Tesekkur ederek uzkalastim. Hannah beni metalden yapilmis atmosfere egzost gazi salan arabasiyla sehir merkezine birakti ve oradan otobuse binip eve dondum. Eve donerken kfc ye de ugramayi ihmal etmedim tabii. Ultimate burger ile kendime geldim ve haftasonunu tamamladim.

Macera Basliyor

3 saat sonra Sydney yollarinda olacagim. Gezecegim bakalim oralari ne var ne yok. Onumuzdeki haftabasinin ilk saatlerinde gezdigim gordugum yerleri uzun uzun sizinle paylasip blogumuzu bir gezi yazisiyla zenginlestirmis olacagim. Zengin demisken, lan ben burada zenginim herhalde ya. Yani buraya gore degil elbette. Turkiye’deki ben’e gore. Iki geceligine otele verdigim para 600 dolar soylemesi ayip. Gozumu kirpmadan. Bir saniye de dur lan ne yapiyosun sen demiyorum. Lakin otel de Hilton Sydney. Fotograf makinem olmadigi icin oda fotograflari koyamayacagim ya da bilmiyorum belki fotograf makinesi de alirim. Hazir almisken onu da alayim de mi? Dogru dediniz. Ahuhauahuha. Kaybedenler Takimi! Lerzan Abla’nizin cok selami var.

En cok da yalniz gitmek sacma. Pazar gunu donucem burada piknik var onda arkadaslar olacak ama ya haftasonu Sydney’de? Tek basima olacagim. Elbette zevkli olacak ama arkadaslarinla gezmek kadar zevk verir mi? Vermez diye dusunuyorum. Biriniz olaydiniz ya surada ibneler! Neyse onumuzdeki maclara bakicaz. Marble Bar! Bu mekani yazin akliniza. Bana da iyi eglenceler dileyin. Rodizio usulu servis yapan currascaolara gidecegim. Yemek ne demekmis goruruz. Auhauahuah.


bazen beni affetmeniz gerek. gercekten.

Burcu Esmersoy Twitter Sayfası

Yine bir çakal başlıkla karşınızdayım. Ta-Raaaaa! Tara Reid! Ohh Tara Reid demişken... Bak yine konudan sapma noktasına geldim. Neyse Tara Reid hakkında konuşmayayım. Çocukluk aşkımdır kendisi.

Ne diyorduk? Çakal başlık! Burcu Esmersoy'un Twitter sayfası. Bari verelim de tam olsun.
İşte bu;
http://twitter.com/burcues

Gerçekten kendisidir. Yalnız şu aralar koruma koymuş sayfasına. Bunu aşabilmek için, kendisinin follower'ı olmak zorundasınız falan filan. Maksat başlık alakasız olmasın.

Bugün uyandığımda zihnimde bir şarkı dolanıyordu. Şişik olmalı læstiğin havası diyordu. Yatağımı topluyordum, hep aynı şeyi söylüyordu. Kahvaltımı yaparken de. Keşke bir læstiğim olsaydı da havasını şişirseydim.

Joshua Radin ve Cary Brothers dinlemenizi tavsiye ederim bir de.

Edit: Ya şimdi bu adamları dinleyin dedim de, bir anda yüklenmeyin yani. Mesela Winter ve Ride ile başlayabilirsiniz.

Smullyan's Paradox

At a desert oasis, A and B decide independently to murder C. A poisons C's canteen, and later B punches a hole in it. C dies of thirst. Who killed him?

A argues that C never drank the poison. B claims that he only deprived C of poisoned water. They're both right, but still C is dead. Who's guilty?

Epica

Sevgili nbh_ Foça'da. Galiba orası Foça'ydı. FOÇ'a bir sormak lazım. O yüzden yazılarını yetiştiremedi. Köşesi boş kaldı. Buradan kendisine selamlarımı iletiyorum. İnşallah eğleniyorsundur. Senin eğlenmen demek, bizim de eğlenmemiz demek. İnşallah çok para harcamazsın dostum. + rep.

Interneti yasam bicimi haline getirmemisler!

Sadece kisin internette takilan, yaz geldiginde etrafta gorunmeyen kisilerdir. Bu insanlar sirf trend diye internet kullanmiyorsa ben de adam degilim. Bu kadar da net soyluyorum!

Interneti facebook ve msn'den ibaret sanan bir nesil var bir de. Bu iki garip uygulama disinda bir sey icin kullanilabilecegini bilmiyorlar internetin. Yazik. Gercekten yazik. 10 yil once de bunlarin abileri interneti icq ve mirc zannediyordu. Iste halimiz.

Bugun ne ogrendim? - 2

Kleenex Flushable Wipes

Ya olum koca dunyada gotunu kuru temizleme disinda bir sistemle temizleyen sayili insan var yemin ediyorum. Adam uzaya gidiyor kicindaki boka bakmadan cok afedersiniz. Lan buna bir care bulunsun arkadasim. Her tuvaletten sonra islak mendil kullanmama ragmen dus almaktan biktim yemin ediyorum! Cok buyuk eksik su musluk. Rahat edemiyorum ya!

Taharet muslugu oldugunu biliyorum adinin. Kullanmak istemiyorum.

Bugun ne ogrendim?

As the crow flies


Kus ucusu demekmis efendim bu. Duz olmayan bir yuzeyde bulunan iki nokta arasindaki en kisa mesafeyi hesaplamak icin kullanilan formuller var bildiginiz uzere. Great circle zimbirtilari falan hani. Neyse onlar detay. Tartisirken bu olayi, demeye calisiyorum ki kus ucusu olacak. En son artik "You know birdview, right? Now, suppose the bird is flying between two points." deyiverdim. uashdıaushdıauhd. neyse oyle degilmis iste o as the crow flies imis. Ulan hergun bir seyler ogreniyoruz ya!

Melekler Korusun Dizi Müziği

İnsanın hayattan bezdiği an olur bazen. Bazen de; "oha lan hayat süper, şunu yapıcam, bunu yapıcam. Şuna başlıyım ben." tarzı bir an olur. İşte o ana ne denir lan? Bulamadım ben. Düşün, taşın, nakliyat, bakliyat bulamadım. Üzüldüm açıkçası biraz. Bu durumu kelimelerle ifade edemiyor muyuz acaba biz? Eğer o kelimeyi bilen varsa lütfen söylesin. Merak ne güzel şey, güzel şey merak!

Bak şimdi 3G'ye de sinirlendim. Aşağı odamda 3G kapsama alanı dışındayım, yukarıda balkona çıkınca kapsama alanı içindeyim. Hay ben senin kapsama alanına. Kullanacağımdan da değil ha. Telefonun ekranı sapıtacak, ondan korkuyorum. Bir 3G oluyor, bir E oluyor. Hayır o "E" hangi akla hizmet eder onu da bilmiyorum. Enternet mi olum o? Evet.

Hard To Be A God diye bir oyun indirdim. Güzele benziyor. At falan biniyorsun. Yalnız çok koşuyor atlar. Atın üzerinde savaşmak zor oluyor. Ya da daha Level 1 olduğumdan öyle. Bilemedim. Ormanda kurtlar tecavüz ediyor sonra atıma. Bir de atın dinlenince kendi kendine iyileşmesi güzel bir şey. Zaman her şeyin ilacıymış demek ki.

Funny People adlı güzide filmin blu-ray'inin çıkmasını bekliyorum. Hayır daha DVD-Rip tarzı şeyleri de çıkmadı. Bir kısım release tarihlerine şuradan bakabilirsiniz. Bu da böyle bir güzelliğim olsun sizlere. Yalnız ben artık sizlere blu-ray indirmenizi tavsiye ederim eğer sınırsız internet kullanıcısıysanız. Yani izledin mi adam gibi izle filmini. Ha yerin mi yok bilgisayarda? Eyvallah derim. Ya da izle sil ulan derim. Orası sizi ilgilendirmez.

Son olarak, sevgili japon konsolosu ve beni (sneyl) 5'te 5 adlı yarışma programına dahil etmeyen çalışanlara selamlarımı, saygılarımı iletirim. Vazgeçtik mi sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz lan! Çok yanılıyorsunuz!

P.S. : Zaten sızmışım ben bugün. İyi ki aramadılar. Uykulu uykulu yarışmaya katılmak olmazdı.
P.S.2 : Yazılarda renk kullandım, eğlenceli oluyor da ondan. Sormayın bu ne lan her yerde renk diye.
P.S.3 : 5 soruyu bilene PS 3 veriyolar. Nası espri? (Ya kaç vereceklerdi?)

İyi günler.

Beowulf

Sana böyle seslenmek istiyorum; Beowulf. Aslında adın soyadınla da seslenirdim de, blogda meşhur olursun, adını aratınca google'da sonuçlar coşar falan. Hiç gerek yok böyle şeylere. Açıkça belirteyim, senin tipini sikeyim çok afedersin. Saçını sakalını sikeyim. Püüüü!

Ulan biz de çalıyoruz onlardan ne var. Biz çalamaz mıyız. Tipin yok diye ona yönelmişsin besbelli. Burnunu yediğim yaa. Daha fazla küfür etmek isterim de abartmayayım. Youtube'daki küfürler kadar orijinal küfürler edemediğim için de kusura bakma kardeş. Sana kaçalım kaçalım koşalım adlı parçayı armağan etmek istiyorum. Senin gibi bir tipi görünce de yapılacak tek şey odur çünkü.

Bir Rüya

Dün gece bir rüya gördüm. İçinde sen. Beni terkedip gitmişsin, bırakıp gitmişsin. Hayırdır inşallah!

Şimdi RHCP konseri olmuş Türkiye'de. Ben de sahne önündeymişim. Tam John Frusciante'nin orada. Yani sahneyi karşımıza alırsak sağ taraftayım. Benden başka da kimse yok orada. Adam gitar çalıyo, şarkı aralarında muhabbet ediyoruz. Konser sonunda unutturma da sana penayı vereyim diyor. Lan diyorum şimdiden ver o zaman. Doğru dedin deyip veriyor. Sonra Anthony Kiedis havlu alıp gidiyor, bunlar vokalsiz devam ediyolar falan. Ben John'la geziyorum konser alanında. Konser alanı da neyse, festival alanı galiba. Ama kimse yok. Bu da böyle bir anım olsun dedim. Hadi ben FM oynicam şimdi.

Haa bir de Youtube'dan mı izlersiniz, torrentten mi indirirsiniz bilemem de, Happy Tree Friends izleyin.

Mühendis Aranıyor

Ameliyattan sonra düzenli hayata geçtiğim söyleniyor. Yalaaaaan! Yalaaan söylüyorsun! Yok lan hakikaten geçtim düzenli hayata. Sabahları 8 buçukta uyanıyorum. İlk zamanlar ilaç almak için uyanırdım. Alıştık artık. Turkmax kanalında 08:45'te Kuzenlerim başlıyor. Önce onu izliyorum. O bitince Ayrılsak da Beraberiz yine Turkmax ekranlarında. Sonra galiba Kanalturk'te Bugün Ne Pişirsem? diye bir program başlıyor. Sonra PC başına geçiyorum. Ellen Show, The Tonight Show With Conan O'brien, Late Night With Jimmy Fallon falon filon derken zaman geçiyor.

Dün de dikişleri aldırmaya gittim işte. Gıdıklanır gibi oldum. Gülüyorum öyle olunca da. Gülünce de kızdılar bana. İki dakika rahat dur da dikişleri alalım diye. Zaten tanınmışım orada. Bir ünlü olmuşum. Sen 738de yattıydın diyor herkes. Neyse ki bu kez damar yolum kapalıydı da sekreteri, hemşireleri falan kesebildim. Damar yolu açık olunca olmuyo bu iş. Haberiniz olsun.

Burger King'e aşerdim ben bir de. Tatlıya da acayip aşermiştim o geçti. Yedim tatlıları. Bugün de Burger King olayını hallederiz. Evet ukalayım var mı? Az önce msn listesine baktım da o yüzden. Anlayan anladı. Kegri! Kellogs. Dell. Sell. Neill. Fiil. Bilmukabele. Makalele.

O değil de, şimdi bu ameliyat izi kalacak. Ben en çok ona üzülüyorum. Bir yandan da çaresine bakayım diyorum. Dövme yaptırırım olmadı. 3 dövmesi için yer sıkıntısı da kalmaz böylece.

Bir de uzun zamandır müzik dinlemiyorum lan ben. Hakikaten müzik ruhun gıdasıymış yani. Onu anladım.

Tam anlamıyla iyileşip dexterity kazandıktan sonra, yüzmeye yazılıcam. Çok pis yazılcam olum. Acayip hoşlanıyorum. O yüzden bazılarının haberi olmadan yazılmam lazım. Yoksa ondan hoşlanırlar. Aman diyeyim. Takipteyim!

Bu yazıda kendinden bir şey bulamayan varsa; yamamoto!

Bulus Yaptim

[engineering]Beyler recovery yi direkt etkileyen liberation, dolayisiyla particle size range olaylarina yeni makina gelistirme islemlerine girebilirim, belli degil henuz. Sali belli olacak. Iciniz rahat olsun. Acin onunuzu. Novel process lan! Neyse, adam super bir adam.[/engineering]

Kegri. Anladiniz siz. Bir de duzgun soyleyebilenler var onlar da Cari diyor. Ilk harfin altinda cizgi var ama yapamadim. O harften kopyalamak da zor geldi. Canan bu yaziya yorum yaparsan seni parcalayarak oldururum, bilmis ol.

Ev buldum. Singapurlu bir kiz arkadasin yaninda. Okula 15 dakika yuruyus mesafesinde. Sali gunu tasinicam. Onun disinda bir seyler oldukca gene haberleri veririm.

Tam bitirirken aklima ne geldi. Olum pizza yok lan adam gibi. Vallaha yenecek pizza yok. Bugun artik Capadoccia adli bir yerde sansimi pide uzerinde denicem. O da yenmezse, artik kettleda makarna olaylarina girerim. Eve cikinca ise gelsin yemek gitsin tatli. O degil de it gibi kahvalti ediyorum hergun. Saat 10 bak gene aciktim. Nasil bir midedir bendeki anlamiyorum arkadas. OK. Bye. Elma, biskuvi falan getirmek lazim.

Caninizi kirayim ya. Olum yapacak is yok. Oturuyorum oyle. Ne yapayim madem yazayim. Neyse ki bugun cuma da haftasonu odada otururum. asdiufghasoidufgasioduf. Yok lan Newcastle'a gidicem. Iki durak trenle. Ulan ulasim cok pahali ya. Iki durak git gel bilet 6.80*1.22~9 tl. Bir de gidis donus almanla tek gidis alman arasinda fark yok. Gidis donus alayim kara geceyim dedim. Ulan zaten tek gidis 3.40. Nasil kara gectim anlamadim. Cakallar ya. Aile boyu pizza 19 dolar. Ben bir tanesiyle doyuyorum. Varin gerisini siz dusunun. Normal insan olarak 3 kisi falan yer. Boyutlarda sorun yok. Kiymalari cok agir kokuyor resmen yiyemedim kiyma parcalarini. Dana olmayabilir ya da yagi bir degisik bilemedim. Domuza onyargili yaklasmiyorum. Domuz eti de yerim sorun degil de, o ne koku be abicim. Umarim o kiyma domuz kiymasi degildi. Bacon kokmaz umarim diye dusunuyorum. Lan bu heriflerin isitma sistemi diye bir olayi yok. Elektrik sobasiyla isinmaya calisiyor deliler. Manyak misiniz? Sabah dustan cikinca kicim donuyor. Sonra giyinince geciyor. Yollarda falan tisort sort rahat yurursun gunduz. Gunes varken hava sicak. Ama gece it gibi soguyor. Nasil soguyor anlamadim. Isi transferi denen bir sey var. Bunun icin bir zaman gecmesi gerekiyor. Hayir simdi bir ornek vericem misal ucak gidiyor 11000 metre irtifada, hava sicakligi -50, -55 derece oluyor ama icerisi mis. Yap ayni materyalden evleri de. Ha dersin ki cok pahali ev mi yapilir ondan. Lan it madem isi yalitimini yap. Aman bana ne ya! Buranin bilgisayarlari Dell. Deli gibi calisiyor itler de uzerlerinde xp var iste. Yeni bilgisayar istemisler bana, gelmedi daha. Bunla idare ediyoruz. Hintli varmis bunda benden once. Canini yedigim hor kullanmis biraz. Mail hesabim da gelmedi henuz. Gelse ya biran once. Kutuphane kartimi cikarttim. Staff yaziyor lan uzerinde. Staff olum boru mu? Ilk defa ogrenci yazmayan okulla alakali bir seye sahibim. Gerci o da subata kadar. Subatta gene ogrenci. Personeli sevmistim lan ben. Bakacaz!

Jennifer 50 yasinda falan herhalde. Auhasiduhasiouhaf. Virginia Woolf ablamiza cok saygilar. Katherine Neville!

Lan gaza geldim Dubai'den ucuz kitap aldim havaalanindan. Onu da okumadim ya. Ucuz kitap gorunce dayanamiyorum. B.Sc. in Mining Engineering with major in mineral processing. Bunlari bilin. M.Ph., Ph.D. bunlari da bilin. Alisin bu jargona. M.Sc. degil de M.Ph. neden derseniz research masterlari M.Ph. veriyormus. Holy fucking shit! Lan o degilde sikik trenler cok pahali ya. Iligim kemigim kuruyacak onlara para vermekten. Neyse ki yakin muhite tasiniyorum. Muhit. Vay amina koyim yabanci ulkede Turkce'm gelisti. Muhit ne ya! Sanki bana 189 yasindayim. Hangisi kesme isareti olum bunlardan? Bu mu ` yoksa bu mu ' ? Sunu dahi bilemedim ya. " bu ne o zaman? Gereksiz secenekler koymuslar klavyeye aiusdhaisudh.

Hepinizin yanaklarini yaliyorum. Ohhhs tuzlu tuzlu. Aykut iyi terlemissin ha. Hadi bakalim. Of yeter yayinliyom ya. Baskasindan devam ederim.

Ne Diyosun Ulan Sen!

17 Temmuz 2009

Bir anda çalan telefon sesiyle irkildim. Saat 4pm idi. Keşke 3 olsaydı. O zaman bu kadar irkilmezdim.


Böyle bir yazı yazacaktım işte ben. Rock'n Coke anlatacaktım. Bu saatten sonra Rock'n Coke mu kaldı. Fatboy Slim bile geldi geçti. Nereye anlatıyosun Rock'n Coke! Ondan sonra ameliyat olduk zaten. Türlü türlü işler. Hayattan soğudum. Fosforlu iplerle dikmişler zaten karnımı. Geceleri parlıyor. Gece lambası da olduk şu hayatımızda.

Ondan sonra sneyl ortalarda yok. Herhalde olmaz. Sanki keyfimizden ortada olmuyoruz. Sonra atarsın mesajı, boğazda rakı da bir başka oluyormuş ha diye! Ben Dubai'deyim diye ararsın. İyi ki 3G telefonun oldu. Öyle olunca bize giriyo kontörler. 3 gün daha dayan Skype yapalım. Arkadan geçen çarşaflı adamları mı izleyeyim yoksa Avustralyalı balıkçıları mı?

Neyse şimdilik diyeceklerim bunlar. Yarın da dikişleri aldırmaya gidiyorum hayırlısıyla. Onları da nasıl çıkartacaklarsa ya. Aklım almıyor. Paket bağlar gibi düğüm atmışlar. İyi günler.