2010 YILI BURÇ YORUMLARI

japon konsolosu 2010 yılı burç yorumlarını iftiharla sunar:

KOÇ (21 Mart-20 Nisan): 2010 yılı sizin için kariyer yılı olacak. Ancak siz siz olun ‘’çocuk da yaparım kariyer de ‘’ diye düşünmeyin, çünkü ikisini bir arada yürütmeniz şu an için mümkün gözükmüyor. Yılın ikinci yarısında başarı açısından tavan yapabilme ihtimaliniz oldukça yüksek. Aşk hayatınız ile ilgili hiçbir bulguya rastlayamadım. Oldukça kurak bir yıl sizi bekliyor. Seks hayatı da kurak mı kurak. Bütün bir yılı sex shop'tan aldığınız ekipmanlarla geçirmek zorunda kalabilirsiniz. Son olarak yılın belirli bölümlerinde bazı sağlık problemleriyle karşılaşabilirsiniz. Aman domuzlara dikkat.

BOĞA (21 Nisan-21Mayıs): 2010 yılı sizin için maddi başarıların ve yükselişin yılı olacak. Bu yıl paraya ve dış görünüşe önem veren boğalar oldukça rahat edecek. İkili ilişkilerinizde vurdumduymaz ve yavşak olmamaya çalışmalısınız. Yuva kurmak adına önemli kararlar verebilirsiniz. Bu kararları verirken kimseyi üzmemeye ve kimsenin etkisi altında kalmamaya özen gösterin. 2010, sizin açınızdan kilo almaya müsait bir yıl olacak. Yediklerinize dikkat edin. Abur cuburdan kaçının. Her gün bir avuk fındık tüketin. Ama seks yapmayın, içinizde patlasın.

İKİZLER (22Mayıs-21 Haziran): Yeni yıl sizin için en sert ve zorlayıcı kararların alınacağı ve uygulanacağı bir yıl olacak. Aman diyeyim adamakıllı kararlar verin, saçma sapan işlerle kimsenin canını sıkmayın, efendi olun. Yılın belirli bölümlerinde ayağınıza çelme takmak isteyen götoşlar olabilir, bu çelmelerden bir şekilde kurtulun ve onlara aduket,dabdabyuken,alekspu vb. hareketlerle karşılık verin. Bu yıl sizin için bir geçiş dönemi gibi gözüküyor. Bu yılı bir başarı ve zafer yılı gibi görmeyin. Yoksa üzülür ve göt gibi kalırsınız evelallah. Sonuç olarak bu yıl geleceğe hazırlanmak adına sizin için bir fırsat olabilir.

YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz): 2010, sizin için pek çok sevindirici olay barındıran bir yıl olacak hiç kuşkusuz. Yılın büyük bir bölümünü Uranüs-Neptün arasında geçireceksiniz ki bu da şans,talih,kader,kısmet hep sizin lehinize olacak demektir. Ama ben böyle dedim diye de tüm yıl boyunca kıçınızın üzerinize oturup da keyif çatmayın. Ağustos böceği ile zürafanın hikayesini anlatmama gerek yok umarım? Yakınlarınızda bol bol düğün, nişan, doğum gibi olaylar olacak ve bu da size bereket olarak yansıyacak. Aşk hayatınızda ise inişli-çıkışlı periyotlar dikkat çekiyor. Mutluluğu bulduğunuzu düşünebilirsiniz ama hemen atlamayın sazan gibi.

ASLAN (23Temmuz-23Ağustos): Yeni yılda pek çok sıkıntıya göğüs germek zorunda kalacaksınız. ‘’80c’’ ve üstü bir ölçüye sahipseniz problemleri alt etmemeniz için hiçbir sebep yok. Sabırsız ve düşüncesiz davranmak yerine herşey yoluna girene kadar yerinizde saymanız sizin için daha faydalı olacaktır. Hiç olmazsa yılın ilk yarısında -bokunuzu yiyeyim- yeni bir adım atmamaya özen gösterin. Sevgiliniz varsa sıkı tutun kaçmasın. Yoksa bütün yıl sevgilisiz gezersiniz ona göre. Malum bu yıl sizin yılınız değil.

BAŞAK (24Ağustos-22 Eylül): 2010, sizin için bir devrim yılı olabilir. Fakat bunun için bir savaşı göze almanız gerekecek. Ve ilginç olan da şu ki bu savaştan kaçış için bir yol yok. ‘’Ya s.s ya s.s.’’ kısacası. Bu savaşı kazanırsanız baş döndürücü bir yerde bulabilirsiniz kendinizi. Ancak fazla hırs sizi tepetaklak edebilir. Eşeğin kukusuna su kaçırmazsanız kralsınız sonuç itibariyle. Seks hayatınız kesat olacak gibi gözüküyor. O yüzden Elano, Elizabeth gibi isimleri fazla yormayın. Sağlık önemli….

TERAZİ (23 Eylül-23 Ekim): Yeni yıl, en fazla ilişkilerinizdeki talih ile kendini hissettirecektir. Partnerinizin sizden genç veya yaşlı olması farketmeyecek. Ama bokunu çıkarıp da ‘’granny’’lere, çoluk çocuğa veya buna bağlı birtakım sistemlere yazmayın, aklınızı başınıza devşirin. Bununla birlikte her türlü gönül ilişkisinde popüler olacaksınız. Her ortamda farkedilecek ve avcılar tarafından sürekli kesileceksiniz. Sizin için bu yıl, çocuk sahibi olmak için ideal bir yıl olacak. Ama siz siz olun her ne sebeple olursa olsun çocuğunuzu kesmeyin.

AKREP (24 Ekim-22 Kasım): 2010 yılı, sizin için geçmişle hesaplaşma yılı olacak. Hesabı kitabı iyi yapın ve artık geçmişinize bir sünger çekin a.q. Bu ne la böyle sürekli geçmişle yaşamak? İleriye bakın ileriye. Ünlü bir astroloğun ‘’ Don’t see the back, see the front, look at the tabele’’ sözü bu yıl hayat felsefeniz olsun. Yıl içinde parasal konularda dikkatli olun ve hata yapmamaya çalışın. Ani kararlar alarak risk içeren serüvenlere girmeyin. Gitmeyi kafasına koymuş birini zor kullanarak tutmaya çalışmayın, tehlikeli olabilir.

YAY (23 Kasım-21 Aralık): Önümüzdeki yıl, sizin için sorunlardan çabucak uzaklaşma yılı olacak. Sorunlarınızı çözmek için arkadaşlarınızdan yardım istemeli, istemeyenleri uyarmalısınız. Yılın ilk yarısında jüpitere yakın bir yıldız olan Nwankwu yıldızı size bütün enerjisini verecek ve aşk talihinizi yükseltecek. Eğer olayları iyi yönetir ve mükemmeli keşfederseniz hem maddi açıdan iyi bir yıl geçirir, hem de muazzam orgazmlar yaşayabilir veyahut yaşatabilirsiniz. Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa…

OĞLAK (22 Aralık-20 Ocak): 2010, sizin için oldukça huzursuz bir yıl olacak. Hayata dair pek çok değişim yaşayabilirsiniz. Örneğin kariyer değişimi, ev değişimi, eş değişimi (orgy anlamında değil) vs… Bu tip değişimler sizde huzur neyim bırakmayacak. Bu ruh halinden ancak sevdikleriniz sayesinde kurtulabilirsiniz. Onların fikirlerinden yararlanmalı ve desteklerini reddetmemelisiniz. Siz siz olun, 2010 yılında plan yapmayın plan, tutmaz Karadeniz’de. Fatihalar, Yasinler bitmez Karadeniz’de…

KOVA (21 Ocak-18 Şubat): 2010 yılı maddi anlamda vurgun yapabileceğiniz bir yıl olacak. Eğer doğru hamleler yaparsanız ve sadece kendi bildiğinizi uygularsanız paranın a*ına koyarsınız. Ayrıca vereceğiniz kararlar önünüzdeki 5-10 yıla damgasını vuracak. Aradığınız aşkı da 2010’da bulacaksınız Gök Tanrı’nın izniyle. Aşkınızla bol bol seyahat edecek ve sevişmedik yer bırakmayacaksınız. Aman fantezilere dikkat, olur olmaz şeyler denemeyin!

BALIK (19 Şubat-20 Mart): Önümüzdeki yıl, önemli kararlar alacağınız bir yıl olacak. Aynı zamanda talih kuşu başınıza konmak için bu yılı seçebilir. Bu yüzden dikkatli olun, bol bol bahis oynayın, kupon doldurun, grup seksten kaçının. Cinsel ilişki esnasında korunmayı unutmayın, çünkü 2010 yılında doğacak bir çocuk size şans getirmeyecektir. Özellikle yılın ilk üç ayında sürprizlere açık olun, sizi şaşırtacak olaylar meydana gelebilir. Zamanında size ihanet eden biri sadaket isterse dikkatli olun. Bu tür oyunlara gelmeyin.

Geldim Nan

Haberiniz olsun!

Mango Lassi

Bugun yil sonu yemegi dolayisiyla bizim grupca Gandha's diye bir hint restoranina gittik. Guzeldi, ben begendim acikcasi yemekleri. Ne yedigimizi de isteyen olursa bilahare soylerim bak bunlar guzeldi, bunlardan yiyebilirsin diye. Neyse asil olay mango lassi. Efendim bu bir icecek. Istedik bundan, geldi, ictik. Lan diyorum bunun tadi bir seye benziyor ama ne. Aranizda "mango olmasin" diyen zekiler olacaktir, onlara bir kenara birakalim. Ayrana benziyor alt tatlardan biri. Bildigimiz yogurt yani. Sordum sonra hintli arkadasa, dedim hocam bunun icinde ne var orijinalinde, buradaki orijinaline ne kadar yakin. Sagolsun, Shina anlatti, iste once mangonun kabugunu soyup cekirdegini cikartiyorsun, daha sonra yogurt, gul suyu, temizledigin mango, seker, buz, tarcin ve kimyon tohumu ile blenderde karistiriyorsun bu hale geliyor dedi. Buradaki de hindistan'dakine 10 dersek 10 uzerinden 6 dir dedi. Icinde gul suyu, kimyon tohumu ve tarcin tadi alamamis. Aslinda ben tarcin tadi aldim ne yalan soyleyeyim. Velhasili kelam, mangolu ayran diye bir sey var. Nasil yapildigini bilsem muhtemelen icmezdim cunku sekertli yogurt sevmem ama bunun tadi guzeldi. Bu da bana bir kere daha onyarginin ne kadar kotu bir sey oldugunu gosterdi. Auihaushuahsdiuahsdjkhasdkjhu ulan sosyal mesaji da verdim ya tamamdir.

Ben Soforun Arkasini Severim Strikes Back

-Ben soforun arkasini severim
-Ben soforun parkasini severim
-Ben soforun kankasini severim

-Ben soforun arkasini severim
-Ben soforun argosunu severim
-Ben soforun fargosunu severim

-Ben soforun arkasini severim
-Ben soforun arpasini severim
-Ben soforun ara pasini severim
-Ben soforun arap atini severim
-Ben soforun sarap tasini severim
-Ben soforun, ben soforun, ben soforun taaaaaaaaaaaaaaaaaaaamina koyayim. aıusdhfıauhdfoıauhds 222 doors anilar soytarilar

Paramagnetik Madde

Az once paranormal activity isimli filmi izledim. Sanirim kotu bir rip oldugu icin herkesin izlediginden farkli bir sona denk geldim. Normalde korku filmlerinden hazzetmem ama bu olmus be. Oyle sinema bilgim yoktur filmleri analiz edecek kadar ama yonetmen sanirim gece olmasindan korkmamizi istemis. resmen filmdeki karakterler gibi gece olmasin istedim bir ara. bir de kameramanin gorus acisinda olmamiz, bilmiyorum ne diyorlar o teknige, filme gercekcilik katmis. sanki ben kamerayi tutan kisiymisim gibi hissettim film boyunca. her korku filminde oldugu gibi bunda da karakterlerin tonla malligi var ama o da olmadan olmaz. izlemeyenler vardir diye pek de anlatmak istemiyorum. o yuzden eger izlemediyseniz ve izlemeden once filmden sahne ogrenmek istemiyorsaniz, yaziyi okumayi burada sonlandirin.

asagidaki sahnelerde gotum 3,5 atti.

- kizin yataktan cekilerek yerde suruklenmesi (bilenler sanirim film teknigi acisindan da sahane oldugunu soyleyeceklerdir. yani bu sahneyi beni bu kadar cok etkileyen baska bir sahneye benzetmem istense, moulin rouge! un baslangicindaki, sehire, uzaktan kamera ile yaklasma sahnesi derim. cok baba olmus)
- kizin gecenin bir vakti uyanip saatlerce ayakta hareketsiz beklemesi (ulan bu cok psikopat ya, o saate bakiyorsunuz altta ve manyaga donuyorsunuz izlerken)
- o'nun yataga girmesi (h@@@@@€€€€€æææææææßßßßßßßßßiktir dedigim sahne)
- kizin motele gitmeyelim dedikten sonra ibne ibne gulmesi
- cocugun kameraya firlatilisi

velhasili kelam boyle. izlemeye deger mi ona cok karar veremedim ama siradan bir korku filmi degil onu soyleyebilirim.

Olasilik

Diyelim metal bir parayi, bir yukseklikten ilk hizsiz olarak ve dusey duzlemde, cok genis gozenekli bir elegin uzerine birakiyorsunuz. Hani tarhana elegi gibi, ama tellerin arasindan metal paranin gecebilecegi buyuklukte bir elek. Diyelim ki paranin capi Dp, elegin telleri arasindaki aciklik Da, tellerin kalinligi da Dt olsun. Paranin elegin altina gecme olasiligi P ne olur?

Kendime Not

Santa Claus ya da bizim bildigimiz adiyla Noel Baba, dun, yani 6 Aralik itibariyle dunya capindaki gununu kutladi. Buna gecmis kutlamalarda deginmektense bir yazi ile anlatmayi istedim. Turkiye nufusunun 98%'i islam dinine inaniyor.* Ne yazik ki istatistik kurumunun sitesinde boyle bir bilgi bulamadim, gerci yuzeysel olarak baktim, o yuzden kaynagim yerel olmayan bir arastirma kurumuna ait. Buna ragmen sayisi yabana atilamayacak kadar aile evine yilbasi agaci aliyor, cocuklarina hediyeler veriyor ve noel babayi sahipleniyor. Bunda kotu bir yan goremiyorum ben, hani buna ragmen diye basladim ama yanlis anlasilmasin. Cocuklariniza, noel baba size hediyeler getirecek, ya da hadi alalim bir cam agaci susleyelim demek sizi dininizden cikartmiyor. Hatta hane halkinizi sevindirdiginiz icin saniyorum ki islam dinine gore iyi bir seyler yapmis oluyorsunuz. Kutladiginiz, varsin baskasinin "bayrami" olsun. Bilen arkadaslar beni uyarsinlar hataliysam. Hataliysam ara. Baba parasi degil alin teri. Soforsen bas gaza, asiksan vur saza. Kamyon ceker 10-20 ton, gonlum ceker Paris Hilton. Gelelim yazinin insanlari incitmeye baslayacagi noktaya. Simdi bu gorece gelir grubu yuksek, internetle tanismis, cam agaci alan, sominelerinin uzerine kalin kirmizi coraplar asan ailelerin siyasi goruslerine baktigimizda, en azindan ben elimdeki ornek nufusu inceledigimde, goruyoruz ki bu insanlar gunumuzde sag gorus olarak tanimlanan, bana kalsa muhafazakar liberaller olarak tanimlayacagim, toplulugun birer uyeleri. Saniyorum sorun burada basliyor. Simdi buna karsi surulen arguman da, bugun kendini komunist olarak tanimlayan bireylerin converse ayakkabi giymesi olacaktir. Ona, umarim, baska bir zaman deginecegim. Simdi bu insanlar, okumus, okumus derken universite mezunundan bahsediyorum, universitenin bir insana kazandirmasi gereken nosyonlari burada goz onunde bulundurmuyor ve diplomasi olani universite mezunu olarak addediyorum, evlenmis, gunumuz turkiyesi standartlarina gore iyi maas alan, aile reisi olarak gorulen baba disinda annenin de kariyer sahibi oldugu, ozel guvenlikli sitelerde yasayan, cocuklarini ozel okullarda okutan insanlar. Bu ozel okul mevzusuna da bir ara konusalim yahu. Her neyse, simdi bu insanlar kurban kesiyor, ayni insanlar, bogaza nazir raki-balik alemini yapiyor, ki en buyuk haklaridir, yilda 15 gun aileleriyle tatile cikabiliyorlar.

Baska irklarla birlikte, ayni cati altinda -burada cati olarak tanimlanan dunyadir, ulke degil- yasamaya gelince mevzu, sorun oluyor. Yukarida tanimladigim nufusun erkek kisimi icin, evlendigi kadinin bakire olmamasi sorun oluyor, evlenmeden once yasadigi iliskilerde kiz arkadasiyla seks yapamamasi sorun oluyor. Adama demezler mi ulan bu ne perhiz bu ne lahana tursusu diye! Hah iste, noel babayi gayet rahat kabul edebilirken, ermenisini kabul edemiyoruz. Niye edemiyoruz? Ayni insan o da noel babayla. Kurban kesip yerken, hindi kesip yiyen toplumun insanlarini asagiliyoruz? E ulan o inanc degil mi?

Dunyayi kontrol eden dev bir kuantum bilgisayari. Ursula ablamiz yazmis zamaninda. Utopik, utopik olmasina da, guzel be. Hayali bile guzel. Aklinizdan sermaye ve para gibi kavramlari cikarttiginizda, daha ne guzel sistemler var da soyleyince suclu oluyorsunuz.

Ne yapmali?

Yaziyi tamamlamamistim. Bir suredir taslak olarak duruyor. Ne yazdigimi da hatirlamiyorum acikcasi. Boyle yayinlayayim deneysel olsun. Anlattigim seyler yarim kalmis bile olabilir. O kadar kusuru gormezden geleceksiniz.

Olu Topragi

Son birkac gundur bir durgunluk var hepimizde. Hayirdir? Neden oluyor boyle? Kimse birsey yazmiyor. Birsey haric her sey!

Evine internet baglatisini tum yurtta 21 pare top atisiyla kutlayan nbh_ bile birsey yazmadi son durumlarla alakali olarak. Dun gece girilmesi gereken yazi da girilmemis bakiyorum. Oysa Volkan Konak'in herhangi bir sarkinin sozleri yazilmaliydi.

Sayin japon konsolosu'na artik zaten demiyorum yaz ya da yazma diye. Hic utanma sikilma yok cunku kendisinde. Neyseki cv sini Koza Altin'a yolladim. Arayacaklardir cok yakinda mulakat icin, telasa mahal yok.

Kendime gelince, birsey yaptigim yok, deli gibi uyuyorum. Zaman da cok hizli geciyor uyumamdan bagimsiz olarak. Bu konuda biraz dusunmek lazim. Daha valiz toplayacagim.

Geri kalan her sey icin mastercard.

Sanirim evdeki uzun sure dayanamayacak olan her seyi tukettim. Tuketmediklerim varsa da pazara kadar tuketirim, sorun degil aushaushuahs.

Bir daha da bilmedigim markanin jelibonunu almam arkadas!

Aerosol ve Hidrosollerin Tanecik Filtrasyonu

Bloga kar yagdirayim dedim, sonra vazgectim oyle tek basima karar vermis olmayayim diye. Gelecekteki sneyl.com sitesinin onizlemesini de tekrar aktif hale getirdigimi saniyorum. Acip da kontrol etmedim. Soran vardi acilmiyor diye aushiaushdf artik aciliyor olmasi lazim. Hala daha acilmiyorsa demek ki bir kere daha bakmam gerekecek.

Joomla dogru secenek degil mi acaba? Zaten az yazilan bir blogun yazar arayuzunu degistirmek pek mantikli gelmiyor ama gorsellik katacak iste o var.

B Kalin I Yatik P Yayinla S Kaydet D Taslak

Bunda indirim var mi?

Aksama babacigim, unutma ulker getir!

Seher Hoca da gitti su anda. Birazdan ben de cikicam ya. Sikildim.

Eve gider guzel bir yemek yaparim. Guzel yemek de evde kalan dayanikli tuketim malzemelerinden olacak ha. Ahuauhauhahuh yok buzdolabi gibi degil, makarna gibi!

Seni kucuk pislik!

BEN ŞOFÖRÜN ARKASINI SEVERİM..

Bu başlıkla birlikte gelen türü belli olmayan hikaye. Lan zaten biniyorum 318 Bağcılar otobüsüne oturucak dirhem yer yok. Yeni yeni cevherler keşfettim kendimde. Bir sonraki durakta inicek olanları 15 cm uzaktan tanıyorum artık yanaşıyorum koltuklarına onların kalkmasıyla oturuyorum hemen.
Bu olayın olağan kısmı. Ama benim otobüste en sevdiğim yer ilk koltuklaardır. Fazlasıyla normal bir adam bana centilmenlik yapıp yer vermek isteyince yok dedm. 'Ben şoförün arkasını severim' gibi bi cümle çıktı ağzımdan. Bir ağızdan böyle bişey nasıl çıkar Allahım ya.. Söyliceğim tek şey ön koltukta oturmak istediğimdi.. Nalet gitsin.. 67 çift göz bakışın arasından indim otobüsten.
ve gittim..
Çok utandığım için burdan paylaşmak istedim. Nasılsa kimse tanımaz etmez. hergün ayrı bir rezillik. Damat arabası yolda mı kalır lan.. uffff.. onu da söyliciğim onuda....

Achtung Achtung!

Uzun süredir Almanya'da bir manastırda XVII. yy Avrupa Yemek Kültürü eğitimi aldığım için aranızda bulunamadım. Yeni gelen arakdaşlarıma hoşgeldiniz der eskiden beri burada bulunan arkadaşlarıma da hæßiktiri bir borç bilirim.(ps: küfür olmayan yazılara yorum gelmeme durumu)

Neyseki ayrılığımız kısa sürdü. Kısa falan değilmiş. Üşenmedim aradım buldum son postumu. Resmen 31 Temmuz 2009. Ama bundan sonra böyle olmacak. Bu Böyle Biline!

Çünkü manastırda tam bir XVII. yy havası vardı. O ortamı yaşamadan o yemek kültürünü öğrenemeyeceğimiz düşünülmekteydi üstadlarımız tarafından. Bu yüzden interneti kullanmamıza yasak getirilmişti. Ortamı merak edenler buyursunlar baksınlar. Nereye mi baksınlar? Buraya! Neden yağlı boya tablo derseniz.. Eee kaçıncı yüzyıl sonuçta.. Keşke III. yy olsaymış. Ama kısmet işte bu işler..

Yemek kültürümden faydalanmak isteyenler içinde bir sürprizim yok değil. Kısa bir süre içinde Çayyolunda restoranım açılacaktır. Gelişmelelerden haberdar olacaksınız.

The Girl of My Dreams

Rüyamızda bir kıza aşık olursak, o kız rüyalarımızın kızı mı oluyor şimdi?

Kırmızı çerçeveli bir gözlüğü vardı. Gözleri yeşildi. Kırmızı-yeşil güzel uymuştu yani. Koştum peşinden, yetiştim. "Baksana!" dedim. Müzik dinliyordu. Duymamıştı beni. Görmemişti de. Elimi kolumu kaldırdım, "bakar mısın, bakar mısın" diye bağırdım. Gördü en sonunda. Kulaklığının tekini çıkardı. "Efendim?" dedi. Ben nefes nefeseyim. Göz göze gelince nefesim kesildi. Eğildim. Ellerimi dizlerime koydum. Bir soluklandım. Sağolsun bekledi beni. Direkt konuya girdim. İşte burada yanlış yaptım. "Ben, sneyl. Galiba sana aşık oldum. Gittiğin yere kadar sana eşlik edebilir miyim?" Tam bir öküzlüktü yaptığım. O da normal olarak reddetti. Ben yalvarıyorum tabii. "O zaman telefonun, ya da ne bileyim işte herhangi bir şey sana ulaşabileceğim?" "Daha sonra belki."dedi. Nasıl daha sonra olabilirdi ki? Besbelli beni kandırıyor işte. Yılmadan yanında yürümeye devam ediyordum. Kendimi tanıtıyor, espri yapmaya çalışıyordum. Hatta ona şarkı bile söylüyordum tek kulaklığını çıkarmış olduğu için. O da bu durumdan rahatsız olmayacak ki gülümsüyordu. Parka benzeyen bir yere geldik. Parka benzeyen bir yer nasıl olabilirdi ki? Besbelli park işte. Nereden geldiğini göremediğim bir kız daha belirdi etrafımızda. Kumral, fönlü bir saçı vardı. Kakülü vardı bir de. Nasıl diyeyim Eyşan'ın kız kardeşi gibi bir saç işte. (Lan resmen görsellerde o halli bir saçını bulamadım kızın) Durumu o kıza anlattı. Gülümsedi. Ben de gülümsedim. Sempatik olursam belki kâra geçeriz diye düşündüm çünkü. "Ya ne olacak ki, ver işte numaranı." dediğini duydum. Küçük bir ısrar başlamıştı. Aralarındaki konuşmadan, o kızın kardeşi olduğunu öğrendim. Ben de devreye girdim. Sarıya yakın renkte ahşap bir piknik masasının yanında duruyorduk. Oturduk ve bana telefonunu verdi. Numarasını değil. Bildiğin telefonunu verdi. "Al, kaydet o zaman ama acele et." dedi. Panikledim ben. Numaramı hatırlayamadım. Kombinasyonu anlayamadım. Kombinasyon derken; önce onun telefonuna numaramı kaydedip sonra kendimi çaldıracağımı. Resmen bunu akıl edemedim o halde. Kendi telefonuma kendi numaramı kaydettim. "Bitmedi mi?" dedi. Yapamamıştım ki, nasıl bitsin? "Hoşgeldiniz." dedi. Noluyor diye aptal aptal etrafa bakarken, arkamda iki tane motorlunun durduğunu gördüm. -Sevgilileri mi geldi ne oldu ya! Oha bildiğin yaşlı bunlar.- Annesiyle babası gelmiş. "Merhaba." dedim ben de artık. Babasının yüzü temizdi. Sakalı, bıyığı falan yoktu. Saçlar boyanmış galiba bir tek. Onu da yüzüne vurmadım. Babası tip tip baktı bana, ne iş der gibi. Kızlar durumu anlattı. "Tamam şimdi sıçtık o zaman" dedim içimden. Zaten dışımdan desem olmazdı. Onlar da oturdular ahşap masaya. Babasına ben de açık açık durumu anlattım. Kötü bir niyetimin olmadığını, resmen etkilendiğimi ve kızıyla tanışmak istediğimi söyledim. Babası sevdi beni. Beraber oturduk muhabbet ettik. Böyle geçti zaman.

Peki kızın numarasına ne oldu? İşte onu alamadım. Numarasını almış olsaydım uyanınca arardım onu. Numarasını alamadığım için mi rüyalarımın kızı oldu şimdi o? Gerçek olmadı. Numarasını verseydi keşke. Verecekti, ben alamadım.

PS: Neyse ki ismini öğrendik.

BENDE YAZARIM..!

Bende yazarım derken bloga yazarım anlamında. Hani bildiğimiz yazarlık değil yani. Aslında düşününce öylede oluyo. Durup dururken mantıklı cümle kurdum ya..
Kaç vakittir takip ettiğim blogta yazmakta ne hoş bi'şiymiş.. Sevdim bu durumu. Girişe basıyorum hooop yazıyorum tabikide..
Daha çok görüşüciiiz....
Kısmet.. :/

JDownloader

"Bu yaziyi yazarken agliyorum biliyor musun Nalan?"

Genclik super lan. Su zamana kadar "flashget neyime yetmiyor yeaaa!" diyerek hep mesafeli durmustum JDownloader'a. Bugun rapidshare'den cok parcali bir dosya indirmem gerekti. Son zamanlarda "bedavacilara" soyledigi "bos slot yok" yalanini hepiniz biliyorsunuzdur. JDownloader'a slot mlot yemiyor arkadas. Sectim linkleri ve rar sifresini, dedim ki JDownloader'a arkadas bunlari indir, sonra verdigim sifreyle rardan cikart, sonra gereksiz dosyalari sil. rar'dan cikartirken eger dosya adinda - ya da . varsa onlari da bosluklarla degistir. Hatta dosyayi download klasorunde bir alt dizine ac. Gik demedi yapti hepsini. Resmen birak bilgisiyari git olmus. Benim icin indirdigim programi kurup, odevimi yap desem onu da yapacakti. Ondan sonra da "birlikte bir dondurma yer miyiz?" diye sorardi. Olmus bu resmen. Flashgot ile calismasi da cabasi.

Kutlama ve Tebrik ( Düzeltme ve Özür gibi)

Kimilerinin kurban bayramını, kimilerinin ise geçmiş şükran gününü kutlar; sağlık, para, aşk, fırında makarna, boyoz ve bol yumurtalı günler dilerim.

Tırtılları Kelebek Olmadan Öldürenler Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı
Meşhur Adıyamanlı Berkcan Usta


P.S. : Hayırlı Black Friday'ler...

The Optimal Number of Friends in the Information Age

http://www.ee.bilkent.edu.tr/~haldun/young/foolrev.pdf girin bir okuyun. eglendirdi beni.

Ustteki link TUBA asli uyesi Prof. Dr. Haldun Ozaktas'in sayfasina gidiyor.

Pumice

Düştüm ben yaaa. Bildiğin düştüm. Yürürken düştüm. Olacak iş mi? Hala ağrıyo bacağım. Japon konsolosu da vardı yanımda. Sendelesem tutacakmış da, bir anda düştüğüm için müdahale edememiş. Hadi ordan yaa! Şşş.. Şaka şaka.. Tutardı o. Negatif enerji bileziğine söverim ama senin. Kız gibi incikli boncuklu bilezik takıyosun ya koskoca adam! Kavga çıkardın. Yetmedi, Cepa'da yürüyen merdivenlerdeki adamı tökezlettin. Sonra beni düşürdün. Olmuyor böyle kanka! Daha yeşillikli kebap yicez. Ondan önce bi iskender yememiz lazım ama. Bira da var. İşler çokmuş haaa..

Yazıyı da uzun tutmayayım. Gerçi benim yazılarımı her türlü okursun sen kanhaaaaaa... Hep latife yapıyorum sana. Kızma bana. Yaşamayı seviyoruz sonuçta. Sen yine de o bileziği çıkar bileğinden. Bilezik olum o.

PS: Yarın mor sweatshirtümü giycem. Bileziği verirsin de mi? hihihihihihih....

Berivanim Pub

Yurdumun en gorulesi publarindan oldugunu tahmin ediyorum. Elbet yolumuz dusecek.

Yasadiniz gene!

CH1 dersinin sinav sorulari internete sizmis. Sizin icin bir tanesini yayinliyorum.





Hadi hoscakalin.

Uslan be Halil Ibrahim

aisudhaisudhaisudh. bu yazinin basligi, yazinin konusu ama cok da acik veremem anlatirken. kimi numune bolme islemleri, riffle kavgalari...

Quartz mi bu? Sonra baska bir sey cikmasin da. (3 tane quartz parcasi olmasi onemli) asuiodhaiudh

Hay kuregine kurban ya! auhsiuahsdiuh

Turk Egitim Sistemi

Bana elestiriler aldirmistir. Hep verilen isleri yapiyormusuz kendimiz fikir uretip tartismiyormusuz. Hadi lan oradan!!! kanadalisi da ayni, bangladeslisi de, hindistanlisi da, cinlisi de, afrikalisi da! Niye sadece elestiriyi ben aliyorum? Burada bir terslik var babakolalar.

Gececek, hepsi gececek.

Beklentileri yukseltmeyeceksin abi. Sonra suclu sen oluyosun. Harbi diyorum. Yap ortalama surede, ortalama isleri. Ohhh ne karisanin olur ne gorusenin. Valla memur zihniyetini anliyorum su anda.

Chain Rule

bir alttaki postta konsolosa laf atinca dedim simd nbh_'ye satasmazsam olmaz.

nbh_'nin muhtemelen hala uygulayamadigi yontem. oaisjdoaisjd. ulan elinde sorular olsa tamam da sende de sorular yok iste. valla insaf artik!

gangaaa senin icin bu yaziyi kisa tutuyorum. aksi halde laf ediyosun herkesi uzuyosun blogdaki. su guzel ortami bozuyorsun ha. aisudhiausdh.

o degil de ucmussun diye duyduk.

cok ozledim, deli gibi.

Kriging

japon konsolosu'nun muhtemelen hala uygulayamadigi yontem. oaisjdoaisjd. ulan elinde sorular var be. valla insaf artik!

gangaaa senin icin bu yaziyi kisa tutuyorum. aksi halde laf ediyosun herkesi uzuyosun blogdaki. su guzel ortami bozuyorsun ha. aisudhiausdh.

o degil de artik progressive gece siirlerini kontrol etmenin vakti geldi diye dusunuyorum.

ara beni, optum seni seni.

Hadi Artık Ama!

Ara vermez. 3 saat ders yapar. Valla ayıp ama ya! Hukuk malını aldık adamın. Ruhsat sahibi ödedi. Buna rağmen hazineye tescil ediliyor. Böyle iş mi olur? 11:25 olmuş saat. Kapkaç Götür Ltd. Şti. diye isim olmaz. Her sene aynı ismi kullanıyormuş. Ben sanmıştım ki spontane oldu. Yok! Mümkün değil!

Sınıfta Açelya ve Tuğba adlı iki insan var. Hoca sürekli bunların isminden örnek veriyor. Bıktım artık.

Gerginim...

Anlaştık mı arkadaşlar?

Evet buraya kadar işlenmiş. Sınav buraya kadar. Dikkat ettim her olayda devler araya giriyor. Adamın kendi malı, niye araya giriyorsun?
Tuğba finansman sıkıntısı çekiyormuş. Açelya yardım etmiş. Bu mu örnek? Yazıklar olsun!

2008
PS: Hayret, tam bir tarih atmamışım. Sadece 10 Nov ve 22 Dec yazıyor ki bunlar da vize tarihleridir. Olsa olsa 3 Kasımdır bu da.

Yeni Hucre Dizaynim

Neyle ugrastigimi daha once yazmistim saniyorum. Yazmadiysam da merak eden sorar arkadas aosdjhoaısjd. Hah iste yeni bir hucre tasarlamak gerekti. Onu yaptik bugun. Buradan pro engineer ustadi zukoma cok tesekkur ederim. Iste o hucre;



Bu da isometric gorunusu;



buna iste alttan su vericez, yandan hava vericez, icerisinde akiskan bir yatak olusturucaz. Sonra hava kabarciklarina tutunup da yuzen taneleri ustten toparlayacaz. Cok guzel olacak aıshdjoahd. Bu tarz garip garip seyler iste. Besleme ve temizleme problemi yasayacagim gibi duruyor. Onlara cozumler bulmak lazim.

10000'i devirdik!

Onbin ziyaretciyi gecmisiz diyor counter ama 10000 unique ziyaretci degil onu da aklinizdan cikarmayin.


bir seyler bir seyler bir seyler


Klise bir analytics yazisi yazmak istemedim. Ne yalan soyleyeyim cok eglenceli keywordler vardi falan ama gerek yok. aiushdoaishd. Tek bahsetmek istedigim ayda yaklasik 700 civari hit aldigimiz ki bu da unique degil. yani diyor ki, 5 yazariz surada 30 gunde, 150 yazar*gun yapar. Bir yazar bloga gunde maksimum 5 kere giriyor diyor. Bu da su demek, bloga girmediginiz gunler oluyor lan!!!!!! Disaridan gelen ziyaretci sayisi belli. Onu simdi burada yazmak istemiyorum. 700 hitten disaridan gelen tahmini ortalama ziyaretci sayisini dustugumuzde geriye bizim hitler kaliyor. Ben ve sneyl'in network location'i kesin olarak biliniyor. Bu iki networkden gelen hit sayisi da belli. Geriye ne kaliyor biliyor musunuz? 3 yazar bloga bazi gunler hic girmiyor kaliyor! Mesela bir ornek vereyim;

6. dol gaziantep-vae adsl dynamic 35 2.34 00:04:36 31.43% 60.00% kizim sana soyluyorum gelinim sen anla! bu sayilarin aciklamalari bende kalsin.

Optum hepinizi cok. Keep up the good work.

Alok Kankam Sagolsun

Esyalarimin, yeni evime tasima islemleri tamamlandi. Adama resmen esya tasittim ya. Peki adam kim? Alok, hintli, 30 yasinda, master derecesi var, 7 yil Hindistan'da ogretim elemani olarak calismis. Bak gorevlisi degil, elemani. Bu mayista Avustralya'ya gelmis. Doktora icin, benim gibi o da ilk olarak 442 vizesiyle occupational trainee olarak cagirilmis, simdi de 574 vizesine gecti rhd ogrencisi olarak. Ocakta basliyor kagit uzerinde ogrenciligi. Aynen benim, kagit uzerindeki ogrenciligimin subatta baslayacagi gibi. Her neyse, biz bu adamla ilk olarak chee6410-advanced coal and mineral processing diye bir dersi gayriresmi alirken samimi olduk. Yoksa workspacelerimiz arasinda 2 metre mesafe ya var ya yok iaushiausd. Neden gayriresmi diyorum onu da anlatayim. Simdi normalde rhd (research higher degree) ve coursework diye iki yuksek lisans opsiyonu var Avustralya'da. Ayni Turkiye'deki tezli ve tezsiz yuksek lisans gibi. rhd'lerde ders almiyorsun, bir arastirma yapiyorsun ve tez veriyorsun. 2 sene suruyor. Gerci konuya tamamen yabanciysan, supervisor'in bir iki temel ders almani isteyebiliyor. Yani "dur kardesim, sen rhd ogrencisisin, sen ders alamazsin!" gibi bir durum yok. Coursework'lerde ders aliyorsun, tez vermiyorsun ve 1 sene suruyor. Gerci, mesela master of engineering icin konusmak gerekirse engineering project gibi bir ders alirsan onun icin ufak capta bir tez veriyorsun ama o da rapor sayilir. Yani nasil diyeyim coursework master bizde executive mba yapmak gibi aisudhaisudh. Elalem yuksek lisansta gorsun. Her neyse. Nerede kalmistik? Heh gayriresmi ders almak. Biz ikimiz de rhd ogrencisi olacagimizdan ama henuz ogrenci olmadigimizdan dersi alamamiz gerekiyordu. Bir sekilde hallettik onu. Hadi Alok kimya muhendisligi temelli diye ona cevher dersi aldirtiyor koca profesor, bana niye aldirtiyor anlayabilmis degilim. Gerci yata yata HD ile gectim mi gectim. Daha ne olsun. Prestijime prestij kattim akjsdhakusdh. Yani, olmasi gereken bu ama, kizmayin, ben kac senemi vermisim ogrenmisim bana burada ogretmeye calistiklarini bir de "high definition" ile gecmese miydim? Suratinizdaki tebessumu yakaladim. Aaushdiauhd cakallar ya. Ulan hemen yanlis ariyorsunuz textin icinde. Ben de biliyorum onun high distinction oldugunu. Nereden nereye. Anlattikca budaklaniyor konu. Aldik efendim dersi 4 tane assignmenti, 1 tane finali var. Ya bir de short course olayi var bak onu soylemeden olmayacak simdi. Dur onu da aradan cikarayim. Bazi dersler burada short course olarak acilabiliyor ve 1 haftada bitiyor. yani gunde 8 saatten 5 gunde bir dersi bitirmis olabiliyorsunuz. Short course dedikleri olay da bu. Bizim aldigimiz ders, endustriden profesyonellere de acik oldugu icin short course idi. Adamlar da gelsin bir haftada halledip gitsinler gibisinden. Tabii bunun bedeli 3000 dolar disaridan katilimcilar icin. Hem de ne assignmentlari yapmak ne de finale girmek zorundalar. Bir hafta takilipi gidiyorlar. O kadar para versem beni de sokamazlar gerci finale iuashdiaushd. Parasiyla rezil olmak basliginda inceleriz bunu. Simdi short course oldugu icin cok yogun geciyor dersler. Orneklemek gerekirse, cevher hazirlamayi bilenler icin konusuyorum, wills' gibi bir kitabi konu hakkinda hicbir fikri olmayan insanlara bir haftada ogretmeye(!)calisin. Ne kadar makul? bilmeyenler, wills' e gizledigim linke bakabilirler. Boyle olunca da dersi alanlarin temeli eksik kaldi. Yani recovery, grade'e tam deginilmeden, tromp curve cizdirmeye calisilinca insanlara, onlar da dogal olarak zorlandilar. E zorlaninca ne yapti bu insanlar? Sunu nasil yapiyorsun diye sormaya basladilar. Alok'la bu sekilde kanka olduk. Calismalarinin geri kalaninda kullanmayacagi seyleri ogrenmek zorunda birakildi adam hunharca profesor tarafindan. Adamin mukemmel bir matematik zekasi var. Yani oyle boyle degil. Hayran olmamak elde degil hatta. Calistigi konu da gorece yuksek matematik isteyen bir konu. MATLAB kullaniyor isleri kolaylastirmak icin ama kullanmasa da kasar calisir yapardi yani ben eminim. Transport phenomena, mass transfer, heat transfer falan bunlari asmis bitirmis ama gel gor ki mineral processing nedir ne degildir ogrenmeye ihtiyac duymamis, duymayacak da aslinda. Hal boyle olunca adama yardim etmek de boynumun borcu oldu. Birlikte bitirdik dersi. Simdi artik tasinma isine gelebiliriz oahsdioausdh. Dun dedim "Ya Alok, iki gozum, benim esyalar var tasinacak, su centre in arabayi alalim, benim ehliyetim yok, beni eve birakir misin?" dedim. "Tabi lan n'olcek ki." dedi. Iyi dedim. Neyse geldi vakit, almadik centre in arabayi, istemedi, kendi arabasiyla goturdu benim eski eve. Geldi iceri, bir el atti esyalara, birlikte yerlestirdik arabaya. Sonra yeni eve goturdu, tekrar iceri tasidik esyalari falan. Kral bir adam yani. Dedim "1 birayi hakettin". Esinin adini yazmayayim simdi, ayip olmasin, xx diyeyim, "xx izin vermiyor icmeme dedi." aushiausdh gulduk iste orada biraz sonra gene bilgisayarlarimizin basina donduk. Oyle yani.

Glossary

Recovery: Diyelim ki biraz topraginiz var. Bunun da bir kisimi degerli, bir kisimi degersiz. Siz bu topragin icindeki degerli kisimin konsantrasyonunu yukseltmek icin bunu bir dizi isleme tabi tutuyorsunuz. Bu islemlerin sonucunda bir urun elde ediyorsunuz. Degerli malzeme konsatrasyonunu yukseltmek icin ne yapacaksiniz? Degersiz malzemeyi uzaklastiracaksiniz degil mi? Hah, iste o uzaklastirma islemleri sirasinda ne yazik ki bir miktar degerli malzemeyi de uzaklastiriyorsunuz. Sonuc olarak elinizde, ilk malzemenizden, daha yuksek degerli madde icerigine sahip ama gene, degersiz madde de bulunan yeni bir malzeme kaliyor. Iste sizin elde ettiginiz urundeki degerli madde miktarinin, islemlere tabi tutulmadan onceki degerli madde miktarina oraninin yuzde cinsinden ifadesine recovery deniyor maden muhendisliginde

Ornekle de aciklayayim. 10 ton malzemeniz var 2 tonu degerli. Bazi islemler uyguladiniz bu malzemeye ve sonuc olarak 1.5 tonu degerli 3 ton malzemeniz oldu.
Neydi recovery? Besleme ve urunun degerli madde miktari orani(%). Yani, (1.5/2)*100=75 --> 75% Bir de bunu yorumlayalim. Processinize giren degerli malzemenin 75% ini kurtariyorsunuz. Geri kalan atiga gidiyor. Vay babayin kemigine.

Grade: Recovery yi anladiysaniz grade cok kolay. Bir malzemedeki degerli madde miktarinin tum malzemeye oranina yuzde cinsinden grade deniyor. Yani ustteki ornek icin konusursak, beslemeniz 10 ton bunun 2 tonu degerli, grade ne olur? (2/10)*100=20 --> 20%. Urununuz 3 ton bunun 1.5 tonu degerli (1.5/3)*100=50 --> 50%

Tromp Curve: Simdi buna illa budur demek aslinda biraz yanlis olur. En iyisi soyle tanimlayayim. Bir islem sonucunda, o isleme beslediginiz malzeme o islemden ya iyi islenmis olarak cikar ya da kotu islenmis olarak cikar. Bu iyi islenmis kotu islenmis olayi genis. Yani batan-yuzen de olabilir bu, kalin-ince de olabilir falan filan. Orasi cok da onemli degil. Neyse, bu isleme tabi tutulan malzemenin iyi ya da kotu islenme olasiliginin, malzeme karakteristigini temsil eden bir parametreyle birlikte cizildigi grafiklere tromp curve deniyor. Ornek, simdi diyelim elinizde talas var. ama talasli imalat yapilirken cikan bu talasin icinde metal parcalari var. hatta oyle ki bu metal parcalarinin bir kismi talaslar tarafindan kaplanmis. Siz bu metal parcalarini, talaslardan ayirmak istiyorsunuz. Islaklik, kuruluk, tanelerin boyutlari falan da problem degil. yalniz taneler oldukca kucuk. yani elle ayirma yapamayacaksiniz. Ne yaparsiniz? Basitce elinizdeki malzemeyi su dolu bir kaba doker ve talaslari metallerden ayirirsiniz degil mi? Zira talaslarin yogunlugu 0.9 g/cm^3 (ki sudan hafiftir) iken metalin ki 7.8g/cm^3 diyelim. Simdi tamam boyle ayirdiniz guzel. Olayi biraz zorlastiralim. Icine recovery katalim hatta. Simdi hal boyleyken sizin yuzdurdugunuz talaslar ve batirdiginiz metaller var. Peki ya etrafi talasla kaplanmis metallere ne oluyor? Yuzecekler mi batacaklar mi? Hangisi yuzecek? Yuzdugunde, yuzen malzemenin talas grade'i ne kadar dusecek? (Grade'in tanimini lutfen tekrar okuyunuz eger dusecegini kestiremediyseniz.) Iste bunlar metalin etrafinin ne kadarinin talasla kaplanmis oldugu falan fistik gibi ilginc parametrelere bagli. Bunu da en kolay nasil ifade ederiz, yogunlukla evet, aferin. Simdi dusunun, elimizde oyle bir grafik var ki o grafik bize yogunlugun degismesine gore, o tanelerin yuzme ya da batma olasiligini veriyor. Iste bu tarz grafikler tromp curve olarak adlandiriliyor. Yorumlara yazarsiniz hala eksik kalan kisimlari varsa.

Gorece Yuksek Matematik: Biliyorum bu kisiden kisiye degisir. Ortalama bir muhendisin kullanmasi gereken matematik de, muhendislik dalindan muhendislik dalina, hatta ayni dalda calisilan alana, ve dahi ayni alanin hangi konularinda calistiginiza bagli olarak degisir. Bunlarin hepsinin farkindayim. Gorece yuksek matematik derken, teorisi gorece daha zor olan matematikten bahsediyorum. Mesela ne bileyim ya iste initial value problem falan cozmekle ugrasiyor adam. Olay onu cozmek de degil, onu initial value problem olarak modelleyebilmek. Matematikten kastim bu.

MATLAB: Matrix Laboratory'nin kisaltmasi asmis bitirmis hersey programi!

Uzun oldu biraz kusura bakmayin.

Yenilikler efendime soyleyeyim Degisiklikler

Her an her sey olabilir. Hepiniz hazir olun.

Love Will Come Through



Bir insanın gözlerinin güzel olması için illaki o gözlerin renkli olması gerekmez. Bazen kocaman, kahverengi bir çift göz de çok güzel olabilir. İşte onun gözleri de öyle. Çok güzel...

Yazar japon konsolosu'nun deyimiyle, boğuk gözlü kızlardan hoşlanırdım ben eskiden. Buğulu demek istiyor sanırım kendisi. Ya da artık boğuk derken neyi kastediyor bilinmez. O gözü öyle tarif ediyordu işte. Hakikaten de öyleydi. Ben farkında olmazdım gözlerin. Yani, "şu kız ne kadar hoşmuş" dediğimde aldığım cevap; "e işte boğuk gözlü" olurdu.

Tekrar gelelim o güzel gözlere. Baktıkça bakası geliyor insanın yahu. Aşık mıyım? Ahahah diye gülersiniz bana. "Daha 1 hafta önce bir ilişki düşünmüyorum diyen sen değil miydin?" dersiniz. İşte bir çift güzel göz her şeyi değiştiriyor bazen. Aşık değilim zaten ya. Sadece güzel gözlere bakmak istiyorum. Hep bakmak istiyorum. Çok bakmak istiyorum. Daha çok. Gerçi aşkın tarifi nedir ki? Yok efendim sürekli onu düşünürsün, karnına bir ağrı saplanır, salak salak gülümsersin etrafa vs. Böyle klasik şeyler vardır. Bu da klişe aslında. Yok ki onun kesin bir tarifi. İyi işte o zaman. Ben de bu gözlere aşık oldum. Canım ya!

"canım canım canım."

May God's Love Be With You



Şunu koyalım bir başa. Dönsün burada ben yazarken. Bu şarkı takıntısı ne diyecekseniz, der misiniz? Yok öyle bir takıntı. Var mı? Yok! Neyse...

Henüz bir ilişkiye hazır değilim ben. Dalga geçmeyin ya! Çok ciddi söylüyorum. Hem belki o kişi okursa, buradan da bir cevap almış olur tam olarak.

Bu gece birkaç şeye tanık oldum. Yok dedim, soğudum. Zaten soğuktum. Dondum. Brrr! Bi' elektrikli sobayı açayım. İyi ki elektrikli o da ha! İyi ki elektrikli! Elektriklisin diye 5000 voltu, 8000 amperi vur gitsin! Neyse!

Şimdi ben de bu gece kendimce bir liste yaptım. İlişkilerden soğuma adına bir şey vermiyor tam olarak aslında. Öylesine bir liste. Liste dediysem, çok maddesi yok. Kaç tane var peki? 3 tane.

1- "Ayrıldıktan sonra arkadaş kalalım."

Pardon ama, hadi lan oradan! Olmuyor arkadaşım. Hayır niye arkadaş kalıyoruz ki? Biz seninle sevişmedik mi? Ben seni çıplak görmedim mi? Hı? Ben bugüne kadar hiçbir arkadaşımı çıplak görmedim mesela. Gören varsa söylesin. Hadi sevişmeyi bırak, ne yapacaksın arkadaş kalınca? Yeni sevgililerini mi anlatacaksın? Fikrini mi danışacaksın? Titrin ne lan senin!? Arkadaş olarak mı bulunacaksın yanımda? Titrin eski sevgili olüm senin! Oldu bitti yani. Eski sevgilisin işte.

Ben hiçbir sevgilimle arkadaş kalmadım desem yalan söylerim. Mesela nbh_ hiç arkadaş kalmadı. Gerçi onun hiç sevgilisi olmamış lan! Ben kaç tanesiyle arkadaş kaldım? Kaldım da ne kadar kaldım yani? Duruyor orada öyle.

Amaan kalan kalır arkadaş banane. Kıl olduğum bir cümledir sadece. Şimdi kıl olduğum ikinci cümleye gelelim. Tarkan'dan Kıl Oldum Abi'yi koyayım mı buraya? İster misiniz?

2- "Ben seni arkadaş olarak görüyorum."

Pardon ama, hadi lan oradan! Aslında bu cümleyi esnetebiliriz çok fena. Şimdi doğaçlama bir kalıba giriyorum bakın hemen. Hooop! "Yaaağğ ben seni aslında arkadaş olarak görüyorum. Yani ne biliiim, yanındayken çok eğleniyorum, çok gülüyorum. Çok mutluyum. Kendimi güvende hissediyorum. Ancak daha ötesini düşünemiyorum yaaani."

v.2. "Hem senden böyle bişey beklemezdim. Biz arkadaş değil miydik?"

Hasssiktir oradan ya! Sanki benim hiç arkadaşım yok! Arkadaşım olmazsan ölürüm ben çünkü. Nereye arkadaş yaa! Nereye arkadaş? Kaç tane böyle arkadaşın oldu senin? Kaç tane böyle sevgilin oldu senin?

Bu konu üzerinde durursam çok fazla sinirlenirim ben ya! Az daha sövüp bırakıcam. Sözüm sana lan! Ruhun Sesi! Yani o kadar baştan dedik de mi hoşlanıyoruz diye! Demedik mi? Dedik! Sen de böyle düşünüyosan daha sık görüşelim. Aksiyse de söyle bilelim demedik mi. E canını yediğim, sen daha neye takılıyorsun o zaman? 2-3 ay sonra gelip de arkadaş olarak görüyorum niye diyosun lan? En sonunda da vicdan azabı de mi? Vicdan azabını yerim ben senin! Biz ameliyat oluyoruz, aramalar sormalar. Yerim seni ben.

3- "Ben sana güveniyorum da, o çocuğa (ya da, başkalarına) güvenmiyorum."

Pardon ama, hadi lan oradan! Basbayağı sevgiline güvenmiyorsun işte! Olum güven inşa edin ilişkinize ya! Güveni oturtun bi önce. Sonra siz çıkın üzerine. Konuştum ben Güven'le, sorun olmaz çıksınlar dedi. Gerçi bunu genelde erkekler söylüyor. En azından bunu bana bi kızın dediğini duymadım. Yani sevgilim söylemedi en azından. Bazı yavşak emoların dışında.

*Ben Bunları Niye Yazdım?*

Bunların hepsi klişe olduğu için yazdım.
Hepsine ayrı ayrı uyuz olduğum için yazdım.
Bunlar artık değişsin diye yazdım.
Müfredat değişiyo lan her yıl, bunlar da değişsin diye yazdım.
Aslında bok gibi yazdım. Tam dökemedim içimi. Ne zaman gaza gelsem, erteliyorum çünkü. Bunu da erteleyeyazdım. Halbuki tam içimden geldiği zaman yazsaydım daha güzel olcaktı. Vallahi bak! Şşş! Gerçekten...

Bu listenin oluşmasında emeği geçen, bubblepuff'a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Hayır turdan parasını alınca bi içirmeye çıkaracaktı da neyse! Zaten artık arkadaş da değiliz! ahaha bak bunları hep sen okicaksın diye yazıyorum. Daha da yazmam mıh mıh.

Smiley yapmayayım diye ne kastım yaa. mıh mıh ne ya? mıh mıh ne! :P :) :( :(:/&:(:)/&(:/

Tankut



Eskiden eşyalara acırdım ben. Nasıl mı? Mesela işte buzdolabı çok mu çalışıyor? Aman üşümüştür bu şimdi ya derdim. Misal, elektrik sobası çok mu yanıyor? Yazık lan, çok yandı bu, yorulmuştur azıcık kapatayım derdim. Televizyonu olsun, bilgisayarı olsun, arabası olsun... Böyle gider bu. Amma malmışım lan!

Az önce bulaşıkları yerleştiriyordum da, bulaşık makinesinden alıp. Kapağı açınca bir buhar geldi. Yazık lan dedim! Bunun da işi zor ha! Baya baya bulaşık yıkıyor alet dedim. Sonra döndüm kombiye baktım. Ulan sen de su ısıtıp duruyosun işin iş ha dedim! Amma malım lan!

Yalnız mandalina mevsimi de geldi artık. Ne tank oynanır ya! Aldım yanıma şimdi *3* tane mandalina. Ne yapayım, FM oynayayım. Ya da film izleyeyim. Olum tank yaaa! Tank oynayalım tank!

Edit: Şarkıyı soran arkadaşlar oldu. Mail yağmuruna tuttular. Hemen söyleyeyim. The Mavericks - I Want To Know.

Edit2: Ahahaha haaaaaaßßiktir lan!

Edit3: Çok afedersiniz.

Soslu Makarna Yaptim Yedim Yedim Agladim

Yok lan aglamadim ısudhfaoıusdhf. Agladim yazinca daha cekici oluyo baslik ondan seyettim. oaıdjfoaısdjf. Cakallik cakallik uzerine.

Siz geldiniz aklima. "Amcooooolu o kadar salca konur mu? Kilosu kaca salcanin haberin var mi senin, hiiiia, haberin var mi?" diyen nbh_ geldi. "Lan adama bak ya, salcanin lafini yapiyo!" diyen sneyl geldi. "Yemek hazir olmadi mi aq lan daha?" diyen konsolos geldi. Salcali makarna, yogurt, ekmek yaptigimiz gunler geldi. Dayi'nin (kimin dayisi oldugu bellidir) balik kizartmadaki ustaligi geldi oıasıdhfoasıudhf.

Ozlemisim hayvanlar! Makarna yerken bunlari dusundum hep. Ayni eve cikacagimiz gunlerin hayalini kurdum. Kavga edecegimiz zamanlari betimledim, sonra da nasil barisacagimizi.

Bensiz siz, biz degilsiniz. Sizsiz ben, biz degilim.

Smile Like You Mean It




Şarkıyı da boş geçmesin diye koydum ya. Yoksa bir numarası yok. Dinleyin yine de.

P.S.: Resim özellikle ufak lan!

Ganga Nedir?

Hani bir sehir efsanesi vardir. ODTU'de gecer. Felsefe bolumunde yapilan bir sinavda, hoca, ogrencilere "Risk Nedir?" diye sorar. Ogrencilerden birisi de "Risk budur." yazar kagida ve tam puan alir. Bu efsaneyi hatirlattiktan sonra soyle devam edeyim.

---Lan bir dakika, felsefede hangi dersin sinavi "risk nedir?" diye bir soruyu iceriyor olabilirki? Bir bilen bunu soylesin. Hadi ne bileyim isletme falan olsa bir nebze daha makul.---

Ganga nedir? Ganga aslinda kanka sozcugunun deformasyonu ile olusturulmus gibi duruyor degil mi ilk goruste? Oyledir de aslinda. Fakat bundan baska bir ganga daha var. O da budur.

Simdi bir de tesekkur eklemek isterim bu yazinin sonuna. Daha ne dedigimi bile bilmiyorken, beni, kahkaha, zuxxi, efsaneler ve itiraf gibi sitelerle tanistiran, bana, ignition oynatan, yol gosteren o yuce adama, idolume, her ne kadar kendisi yaptigini inkar edecek olsa da, simdiye kadarki hayatim boyunca bana actigi kapilardan oturu cok cok tesekkur ederim. Bambaska bir insansin. Seni seviyorum.

İŞTE BUDUR

YA KAÇ OLACAKTI

işteeeee sayın ğanhalar ve onların ğanhaları veyahut ğanhamın ğanhasının ğanhaları...
sizlere son yüzyılın en süper isimli parçasını sunuyorum. bu şarkı artık bizim şarkımız sevgilim, kadınım, giyim kuşan. bu akşam balomuz var. benze bahar ağaçlarına. kulağını temizle, ama sakın kulak çöpü kullanma, zararlı diyorlar kadınım.


neyse, tebrikler britney spears... buradan spitney bears'a da kucak dolusu sevgiler. ne diye grubun adını değiştirdiniz lan. hiç yakıştıramadık blog ailesi olarak. saygısızlar... son olarak buradan turkish director nuri bilge ceylan'a da teşekkürler. (bkz: ferman in ema, 50 cent in da house)

guten abend berliiiinnn...

Ne Istiyorsun Benden?

Essegin sikini istiyorum cok afedersiniz.

Bu kendini begenmislik nedir? Sanki bana bakansin da kapinda bana is bul diye yalvariyorum. Gerizekali ya!

Halini, hatirini sormam hata cunku. Cunku sorunca bir sey istemis olucam. Dolayli yoldan, o dolma parmaklarini klavyenin tuslarina 200 kere vurmani istemis olucam. Hata bende. Nasil dusunemediysem bunu? Bir anlik malligima gelmis. Ne konusmaya calisiyorsun ki? Ne merak ediyorsun? Bok mu var? Ne halt ediyorsa etsin. Cani isterse haber verir, istemezse vermez.

Aramiza mesafeyi koyan sensin, ama bunu o koca kafan almiyor!

Akvilina

Akvilina mantı açacakmış canlı yayında. İyi, güzel. Tam da kahvaltımı yapmıştım zaten. Sıcacık kahvemle oturur izlerim. Sonuçta bir geçmişimiz var.

Hazırlıklar yapılıyor. Başını örtüyor. Kot pantolonunun üzerine bulaşık önlüğü benzeri bir etek giydiriliyor. Önünde hamuru hazır. Oturuyor Ece Erken'le birlikte dizlerinin üstüne. İyi, güzel. Ben de oturuyorum kahvemle birlikte.

Oklavayı alıyor hanım kızımız eline. "Başlayalım mı?" diye soruyor Ece Erken. "Başlayalım." diyor Akvilina. "Ama önce..." diyor Ece Erken. Belli ki kafasında bir reklam fikri var. Bakıyor etrafına, reklama gir falan denmiyor. Sonradan aklına geliyor yönetmenin de galiba. "Ve reklamlar, sonrasında Akvilina mantı açıyor."

Kaybettiniz olum beni! Beklemem ki ben o reklamı! Kalktım geldim işte. Zaten hep aynı stil oynamalar, hep aynı gülücük. Ne biçim kızmışsın be Akvilina!

Olum Ne Kadar Abazansınız Siz Ya!

Az önce ekşi'de bir kız deviantart sayfasını verdi tamam mı? Kız diyorum, çünkü sayfayı ziyaret ettiğimizde anlaşılıyor fotoğraflardan. İyi, güzel. Gezdik, baktık. Fakat ben bekledim. Bir çakallık gelecek biliyorum. Kız gayet hoş çünkü. Sözlükte bekledim, bakalım kızın nicki altına entry girilir mi diye. Yok gelmedi bir şey. Fakat sonra ne oldu? Hopppaaaa.

~ekşiden selamlar bağyan :)
~tatlı model

Lan valla bravo size ha! shfpsaasdpofıuashfpoıuas akşam akşam güldürdünüz. Yine karnıma ağrılar girdi bak. fhsadfkjsadhflkasjdh. Buradan denemecan'a selam ederim. Ah sen de olsaydın burada. Ne gülerdik, ne gülerdik! Ara ara güler, ara ara hüzünlenirdik.

ekşiden selamlar bağyan! ashdpfoausdhfpsaıughas.

Halloween Hoot

Kahvemi yaptım. Odam sıcak. Dışarısı buz gibi lapa lapa kar yok. Sadece soğuk. İyi soğuk yaptı bu sene. 3 ya da 4 gündür evden çıkmıyorum. Dur bakayım. Evet 3 günmüş. Zaten düşündüğüm kabahat. Ya kaç gün olacaktı? Kaç gündür yazmıyorum ama yine de aynıyım. Hayal kırıklığına uğradınız değil mi? Aaa sneyl yazmış, hadi bir okuyalım dediniz. Ohoo aynıymış bu herif hala dediniz. Bok aynıyım! Bırak yaaa, kapat kapat kapat!

Merve Sevi'nin de dediği gibi, geçen seneki sneyl değilim artık. Aslında bunun tam tersi olduğumu söylemek için geldim buraya. Şu an tam olarak geçen seneki sneyl'im. Evden çıkmadığım 3 gün içerisinde yani. Neden? FM çıktı çünkü. Ben de tam anlamıyla 3 gün önce oynamaya başladım. Size bir şey söyleyeyim. Ben bu oyun için sevgilimden ayrıldım bir keresinde. Çok ciddiyim. "Amaaan ayrılcam, nasıl olsa FM de çıktı" deyip ayrılmışımdır.

İş yaparken dinlemesi çok güzel olan bir şarkı vardı hani. Islands - Don't Call Me Whitney, Bobby. Hah! İşte onu iş yapmazken de dinlemesi çok güzelmiş aslında. Bir daha hatırlayalım.



Çarşamba günü çok pis içme düşüncem var. Tek başıma gidiyorum. İsteyen olursa gelebilir. Ancak ben biraz kafayı bulayım. Bulayım ki siz benim nerede olduğumu bulamayın. Geçtiğimiz Cuma gecesi 5 birayı zor içmiş biri olarak, tek başıma oturduğumda ne kadar içerim bakalım. Geçtiğimiz Cuma demişken, işte Halloween vardı. Kostüm falan filan eğlendik. Maske oldum ben. Gayet ciddi ciddi takımımı da hazırlattım. Yüzümü de yeşile boyadım. Maylo oldu japon konsolosu da. Gecenin ilerleyen saatlerinde yüzümün yarısını, yani yeşil boyayı sildim. Maylo da yüzünün yarısını yeşile boyadı. Maske kırıldı hesabı. Çizgi filmi bilenler için söylüyorum, stanley ipkiss'in oturduğu apartmana bakan kalede işler karıştı.

Önümüzdeki haftasonu müzikale gideceğim. Yanıma birini bulmam lazım. Joker olarak kullandığım birisini götürmek istemiyorum bu kez. ashspfdıaufhpıgudf. Ne bileyim belki nbh_'yi, belki japon konsolosu'nu alırım, belki de ikisini birden alırım yanıma. Sonrasında da içecez gardaşşşlaaaar dersem gelirler herhalde.

Kahve bitti. Oda hala sıcak. Dışarısı hala soğuk. Kar yok.

Ikna Kabiliyeti

Gun gecmiyor ki gulmekten karinima agrilar girmesin.

http://www.milliyet.com.tr/2007/06/07/son/sontur45.asp adresini bir okuyun. Ikna kabiliyeti neymis, bir insan nasil ikna edilirmis gorun.

Bu durumu benimsiyorum.

KANKAYA MEKTUP

Sevgili kankam denemecan;
Seni ne kadar özledim bilemezsin, burnumda tütüyorsun. Rüyalarımın vazgeçilmez elemanısın. Sensiz saadet neymiş bilemedim. Saadet vardı bölümde ona noldu acaba? Beycafe'de suikaste kurban gitmiş diyorlar. Katil zanlıları da bir iddiaya göre Çağdaş Ş. ve A. Buğra D. imiş. Çok üzüldüm. Neyse konu o değil. Seni o kadar çok özledim ki demin senin için Melbourne Tigers - Gold Coast Blaze maçına bahis oynadım ve kazandım. Ne kadar gururluyum bilemezsin. Sen de beni özlüyor musun be gamsız? Vicdansız, ben sensiz ne yaparım şimdi söyleeeee. Beniiiiiii acılarlaaaaa, baş başaaaaa bıraktın nedeeeeen... Nedeeeeeeeen? Needeeeeeeen? Ben sana ne yapmıştıııııım? Tek suçuuuuum, seniiiii çılgıncaaaa sevmektiiiii... Sensiz Beytepe çekilmiyor. Asayiş hiç de berkemal değil. Pazartesi günü olaylar çıktı. Sönmez'i kalabalığın içinde elinde patates ekmekle görünce kalbimin nasıl attığını tahmin bile edemezsin. Elimden hiçbir şey gelmedi. Güvenlik güçlerinin Sönmez'i yaka paça ekip aracına bindirişini görünce içim cız etti. Bunların hepsi sen yoksun diye oldu kanka. Seni çok özledim. Tez zamanda yaz bana. Hadi iyi günler...

S.S.V.D.S.O.K.J.K

Habere gel!

http://www.reuters.com/article/lifestyleMolt/idUSTRE5444XQ20090505

adresindeki haber zaten ilginc. Son 4 paragrafina ise katilarak guldum.

Tasinmak

Yeni bir ev buldum. Okula simdikinden cok daha yakin. Yani gorsellestireyim sizin icin. Bu eski evimdi. Simdi birazdan goreceginiz de yeni evim. Google mapste cizilmis olasi yolu gormezden gelin. Sadece a ve b noktalari arasindaki bir yolu seciyor. Okulun icindeki kestirmeleri falan ne yazik ki henuz eklememisler. Dolayisiyla iki haritada da sadece a ve b noktalarina bakarsaniz daha mantikli olur.

Olcek farkini gozden kacirmayin.

Yakinliktan baska artisi evde tek basima kalacak olmam. Aslinda ev de sayilmaz tam olarak. "Granny Flat" diyorlar. Yani odasiz bir dikdortgenler prizmasi dusunun. Bir ucunda yataginiz, calisma alaniniz duruyor. Diger ucu tuvalet, banyo. Ortasinda da mutfakciginiz -kitchenette-. Baya sevimli. 3 adet fotografini da ilerleyen zamanlarda yaziya ekleyecegim. Ev degistirmemin en buyuk sebeplerini siralamaya baslayayim.

Uzaklik: Her sabah kalkip yarim saat okula yurumek acikcasi zor geliyordu. Aksamlari donerken sorun olmuyor ama sabah o yolu yuruyeceginizi bilmek bile yataktan kalkmaktan alikoyuyor sizi bazi zamanlar.



Simdiki evim alisveris merkezine cok cok yakin. Yani hemen arkasinda hatta oyle soyleyebilirim. Fakat hergun alisveris yapmamakla kalmiyor, hergun okula gidiyorum. Dolayisiyla haftada 1 kere gerceklestirdigim alisveris icin alisveris merkezine bu kadar yakin oturmak cok cazip degil. Hani karsi arguman olarak bunu sunabileceklere soyluyorum. Inonu stadini bilenler icin soyluyorum. Her neyse.



Ev Ortami: Simdiki evimde de yasama acisindan bir zorluk cekmemistim. Yani sonucta 8 sene boyunca yurtta kalmis bir adamim. Kalabalik fazla sorun olmuyor. Tuvaleti, banyoyu ortak kullanmaya alismisim ama insanin canina tak ediyormus bir yerden sonra. Yani yurtta istedigin zaman gidip banyoyu ya da tuvaleti bos bulabiliyorsun. Bulamadigin zaman nadirdir. Onda da 3-4 dakika bekler gidersin bosalmistir. Ama bunda tek bir adet tuvalet ve banyo oldugundan oyle istediginde bos bulamiyorsun. Bir de soyle bir sorun var. Teorik olarak evi kullanan 4 kisi olmamiz gerekiyor. Ama ev sahibinin evin arkasinda ayri bir yeri ve eve baglantisi oldugundan, ev sahibi, ev sahibinin oglu ve ev sahibinin kopekleri ve sevgilisi de benim oturdugum evi kullaniyor. Dolayisiyla gittikce kalabalik oluyor ev. Bu da ortak kullanim alanlarinin ferahligi acisindan bir sikinti. Mutfagi bos bulamamak diye bir sey bilmezdim ben mesela yurtta. 400 kisi kaldigimiz yerde 2 adet ocak yetiyordu herkese.



Bos da bulunuyordu. Simdi dusunuyorum ulan ocagi kullanan maksimum 5 kisiyiz ama nasil oluyor da dolu oluyor anlamiyorum. Mutfagin temizligi de buna bir etken. Yani yerler falan temiz de adam yemegini yapiyor, tavasini birakiyor oraya gidiyor. E ben yemek yapicam. Senin yemeginin bitmesini beklemek zoruda miyim? O tava bana lazim. O bilinci olusturamadim evde defalarca soylememe ragmen. Yap yemegini yika ortak kullanilan mutfak malzemelerini oyle git ye. Ha diyeceksin ki soguyor. E kardesim 45 saniye cevir mikrodalgada tabagini sicaktan gene agzin yanacak. Neyse bu da boyle. Sonra ornegin lavabo. Ya adam iyi guzel icmissin koymussun bardagini lavaboya ki calkalaman da 30 saniyeni almayacak belki. Zaten o lavabo dar. Ben orada sen oraya bardak koyunca bulasik yikayamiyorum senin bardagini alip benchin uzerine koymak zorunda miyim? Yika oyle defol git ne yapacaksan. Hayir lavabo hakikaten ufak. Bildigimiz alistigimiz lavabolar gibi degil. Icinde 1 litrelik kola sisesine su dolduramazsiniz. O kadar da net soyluyorum. 500mL lik pet siseyi bile egerek dolduruyorum. Neyse o da bitti. Yemek kokulari. Simdi buna durust olmak gerekirse bir sey demeye hakkim yok. Adamin kulturu o. Nasil ogrendiyse, nasil seviyorsa elbet oyle yapacak. Fakat ben de rahatsiz olmuyor degildim. Yani bunlar nasil baharatlarsa butun ev kokar mi arkadasim. Vallahi bravo. Senelerce yemek yapildi evlerimizde de bir tanesi bile boyle kokmadi. Iskembe corbasi yapilirken duydugum koku bile 1 saat bilemedin 2 saat sonra cikiyorken, adamlarin yemeginin kokusunun cikmasi kapilar bacalar acikken 4-5 saati buluyor. Hatta sanirim kendileri yemegin piserken cikardigi kokulardan rahatsiz oluyorlar. Tam emin degilim ama bundan. Hah ne dedik simdiye kadar, uzaklik dedik, ev ortami dedik. Ne kaldi? Internet kaldi? Kadin, evsahibim, muhtemelen daha fazla kazik yiyemezdi internet baglantisindan. Verebilecegi en fazla parayi, alabilecegi en kotu internet baglantisina veriyor ve ustelik bundan da ya memnun ya da habersiz. Mukemmel internet paketleri varken biz orada surunuyoruz sayfa acacagiz diye. Yeni tasindigimda boyle bir durum soz konusu olmayacak olursa da kendi baglantimi cektirme olanagim var. Burada o yoktu. Sikayetci oldugum taraflar bunlardi.

Bu eve 125 dolar kira veriyorum haftalik ve faturalar icinde. Simdi tasinacagima ise haftada yaklasik 160 dolar verecegim. Kiyaslaninca bir fark yok gibi duruyor. Artisi eksisini goturuyor gibi ama oyle degil. Hem tasinacagim verandasi falan var bana ait. Geceleri atarsin masani sandalyeni, alirsin birani okursun mis gibi sessiz sakin kitabini. Pufur pufur hem de. Simdikinde veranda yoktu. Bahce ikisinde de var o acidan bir kiyaslama yapmam dogru olmaz. 160 dolar da hakikaten normal bir kira burada. Ne pahali, ne ucuz. Hem yurumeden tasarruf ettigim zaman da cabasi. Bunun tek farki eve ilk girerken 600 dolarlik bir depozito verecek olmam. Onu da veririm ya diyorum. Adi uzerinde depozito. Cikarken geri aliyosun. Haberler bunlar. Yanaklarinizdan operim.

"Fotograftaki kizi da veriyorlar mi kiranin icinde?" esprisini ilk yapana soda.

Daha tasinmadim. 23 Kasim'da tasiniyorum. Hem ev sahibine bir ay onceden haber verme yukumlulugumu gerceklestirmis olmak adina boyle bir durum soz konusu hem de yeni tasinacagim evin kiracisi evi 22 sinde bosaltiyor. Kesinlesene kadar yazmamistim. Artik kesin.

Bomba Transfer

Gecen haftalarda sinyallerini verdigimiz taze kan takviyesi icin artik butona basildi. Cesitli yerlere davetiyeler yollandi. Iclerinden en sazani -auisdhaisudhiaushd- cikan kjb'yi hemen yazar kadromuza dahil ettik. Kendisine ileriki sneyl.com yasaminda basarilar dileriz. Asiduhfiasudhfisuhdf.

Olum bak oyle sazan lafina kizip yazmamak, bloga bir tavir koymak, kusmek yok. Kardes kardes oynuyoruz. Sen de kendi postanda bana laf atarsin mesela. Oyle bir kultur yerlestiririz bizden sonraki nesillere. He mi? Cok elitim ya. Asfhiaudhsfiuhdsf.

Noktadan sonra gelen gulmelerime buyuk harfle basladigima dikkat etmissinizdir umarim. Dil cok onemli hafiz. Aaiusdhaisdufhaoisudfh.

Merak ne guzel sey, guzel sey merak

http://www.youtube.com/watch?v=BCGhazFvxQM adresinde konuslanmis parca kimin nesidir? neyin fesidir? bir buldurun be.

Gun Gecmiyor ki Bir Yenilik Yapmayalim

Yazarlar, yazarlarimiz, diyordular "ya hocam iyi guzel de bize bir @sneyl.com mail hesabi verin.".

Yok lan demiyolardi oyle bir sey. Istemezlerken yapiyoruz iste biz. Usenmiyoruz. Elimizi tasin altina koyuyoruz.

Google ile yaptigimiz anlasma sonucu;

http://mail.sneyl.com (Mail Hesabi)
http://calendar.sneyl.com (Takvim)
http://docs.sneyl.com (Collaboration olaylarina girmece yapabiliriz belki o olmasa bile kisisel online dokumantasyon servisiniz)

adreslerini yazarlarimimizin kullanimina actik. Blogda tanimli olan mail adreslerinize erisim bilgileriniz postalandi. Iciniz rahat olsun.

Ayrica eskiden "stumble" ve "top secret" olan atil butonlari "blog mail" ve "giris" butonlari ile degistirdik. "blog mail" mail giris arayuzune goturuyor sizi, "giris" ise blogger posta yazma arayuzune. Simdilik haberler bunlar.

slm mrb asl pls ltf tsk bye

Japon Konsolosu'na

A. D.
3 Saat, 54 Dakika önce

Sekreterliğe gelmeniz gerekiyor
Birgül A.

hadi hayırlısı bakalım.

Yurt Cikmasi

Mukemmel oldu mukemmel. Yok lan bana degil, kardesime! Ohhh. Resmen rahatladim ya. Sevindim. Simdi yurttan bir iki arkadasa soyleyeyim de etrafi, ulasimi falan ogretsinler.

Surada Dursun da Lazim Oluyo Sonra



Buna bir de tag yapalim da aramasi kolay olsun.

Editasyon romantique

Internetin Tekrar 1.5 Mbps Olmasi

Fatura donemi sifirlandigindan oturu 64 kbps olan internet hizimiz tekrardan 1.5 mbps ye dondu. Tam da dizi sezonu acildiginda hizin dusuk olmasi pek iyi olmadi ama. Diziler birikti. Simdi yukleneyim hepsini indireyim diyecegim ama o zaman da yine erken doldurdugum kota yuzunden internet can cekisecek ayin geri kalan 27 gununde. oaısdjhfıauhsdf. Lan dertlerime bak ya. Neyse House acayim simdi.

Avril Lavigne - Let Go

Lise 2'nin sonları ya da Lise 3'ün başlarıydı -tam hatırlayamıyorum- herkesin kasetini alırdım. Artık kim çıkarsa. Klibini görürdüm, vay derdim ne güzel şarkı. Koşup albümünü alırdım. Mükemmel bir tüketiciydim aslında. Yani RHCP albüm koleksiyonumu bir yana bırakın, bu albümler bambaşkadır. Şimdi masamdan görebildiğim kadarıyla, Evanescence - Fallen, Limp Bizkit - Results May Vary, Natalie Imbruglia -White Lilies Island ve bir de Avril Lavigne - Let Go var. (Bu arada Results May Vary albüm kapağını çok severim.) Evet bu örneklerden de görüldüğü üzere her tarz var. Yani Ankaralı Turgut'tan tutun Duman'a kadar gibi mesela. Sanki siz bilmiyorsunuz bu grupları/bağyanları. Ankaralı Turgut, Duman örneği falan saçma oldu. Her neyse. Az çok anladınız benim o dönemlerdeki tüketimimi. Hepsini de dinlerdim o ayrı ama. Bu da böyle bi anı olsun işte.




Gelelim şimdi başlığımıza. Avril Lavigne - Let Go. Şimdi medya maymunumda bu albümü dinliyorum da. İşte o zamanki hallerim aklıma geldi. Şarkılarını hala ezbere biliyormuşum bir de. Buna şaşırdım. Bu albümün tek sevmediğim yanı, kasetteki kağıdın olmamasıydı. Yani vardı ama sadece şarkı sözü ve beste kime ait o yazıyordu. Bir tane de fotoğraf. 2 sayfa lan. Oysa Red Hot Chili Peppers kasetleri öyle miydi? Değildi. Dolu doluydu. Sözleri de vardı. Sözlerini de yazıyorlardı tam oluyordu. Olsun be Avril! Senin bu albümünü seviyorum ben. Dinliyorum arada. Sözleri olsaydı güzel olurdu. Ya da biraz resim. Olsun o zaman küçüktün. Belki sonraki albümlerini dolu dolu yaptın. Ben bilmem oraları. Beni de ilgilendirmez. Beni Let Go ilgilendirir. Canım canım canım.

Yazarın bu yazıdan çıkardığı not: Eskiden korsan morsan yokmuş lan o kadar fazla! Asfsdahfuısadhfasopdgyouygdsf.

nbh_

bu adam yuksekogrenime ilk basladiginda burs cikmisti ogrenim kredisi yerine sonra ortalama durumlari falan yuzunden bursu kesildi ogrenime donusturuldu. iki sene sonra gotunde 10 milyara patlayacak bu hatasi.

sonun baslangici

Sabah erkenden kalktım ve "Çağrı'nın doğum günü" konulu postu parselledim. İşten çıkayım da bu yazıyı düzenleyip Çağra'cığmın doğum gününü kutlayayım :E

It's Time Travel

Kesinlikle izleyin olum bu filmi. Frequently Asked Questions About Time Travel. Yani şu an ne izlesem modunda bir insansanız bunu izleyin. Lütfen lan. Çok ısrar ediyorum. Valla beğenmezsen ben vericem parasını. Neyin parasını? 10 lirasına bahse girerim beğenirsiniz lan. Spoiler oldu mu ki bu 10 lira? Dur uyarı koyayım. asdhspfaısuhfapıosufhd nereye koyuyorum olan oldu. Şaka lan şaka, bildiğin normal bir diyalog ordan. Selam naber gibisinden. Neyse işte eğlenceli baya bu. Hadi izleyin. Öptüm.

Annen

Canim Cocugum sneyl
Senin için çok üzülüyoruz. Çalismaktan harap oluyorsun. Sabahlayip oralarda aç kaliyorsun. Oysa gece 2de bile adresine yemek getiriyorlamis. Benim de yeni haberim oldu. Denemediysen su isi bi dene,
bu soguklarda çikip üsütme e mi?
ANNEN
www.Adreseyemek.com


hfoısdufhasodıfuahsdfoıasudhf ulan yaa gece gece güldürdünüz beni iyi mi! Bi tantuni söyleyelim o zaman ashdpasıuhsdapofıuasdhfas

CBS

Şu an CBS izliyorum. Vallahi çakılı kaldım kanalın karşısında. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

How I Met Your Mother'a da 2 saat kaldı. Ondan sonra da yardırıyo diziler. Ver elini Accidentally on Purpose ile pilot bölüme. Güzele benziyo o baya. Bana Knocked-Up'ı anımsattı. Hah işte onun dizisi gibi. Sonra Two and a Half Men'e gel. O dizi de güzel. En sonda da hooop gelsin Big Bang Theory. 4 tane dizi var lan arka arkaya. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Ben şu an New York'tayım. Gezmeye geldim. Buradan Los Angeles'a geçip Los Angeles Galaxy - Columbus Crew maçını izlicem 26 Eylül'de. Çok güzel buralar. Işıklı mışıklı. Işık oyunları var. Işık açılımı falan oluyo. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Hadi ben kaçtım gençler. Mahkemede çok acayip şeyler dönüyo. Valla adamın cüzdanını çalmış kaçmış haa. Ah ulan Dave. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Mutlu Bayramlar

Gencler ve kendini genc hisseden genc olmayanlar!

Nasilsiniz? Iyi misiniz? Umarim iyisinizdir. Auahsudhaushd. Neyse ya. Mutlu bayramlar dilemek istedim hepinize o yuzden giriyorum bu postu. Mutlu Bayramlar!

Bayrami evinde gecireceklere iki icecek tarifi verecegim.

1- Cointreau-Soda-Buz karisimi. Uzun bir bardaga, hani mesela coca cola'nin esantiyon bardaklari gibi, buzlar atilir. Uzerine buz gibi soda dokulur. Bardagin tepesinde kalan iki parmaklik bosluga cointreau ilave edilir. Turbulans yaratmadan laminar akis kosullarinda karistirilir. Etkisi: Orgazm x 0.9

2- Cointreau-Kahlua-Kahve karisimi. Bir kupanin dibine, bir bucuk parmak kahlua, uc tatli kasigi granul kahve, bir bucuk tatli kasigi seker koyulur. Bardagin uzerine kaynamis su eklenir. En ustte birakilan 1 parmaklik bosluga, cointreau ilave edilir. Cointreau ilave edilmeden kahve iyice karistirilmali ve butun granullerin cozunmesi saglanmali. Cointreau ilave edildikten sonra ise yine laminar akis kosullarinda karistiriyoruz. Etkisi: Orgazm x 0,85

Opuyorum.

"hakkımda"

olm hani "we are a team"dik biz? hani bu blogun 5 yazarı vardı? adam gitmiş hakkımda kısmına hayat hikayesini yazmış! isyandayım lan benim de hayat hikayem eklenecek oraya!

sadece ben değil denemecan, nbh ve konsolos da bunu hak ediyor diye düşünüyorum. hıh!

ben "yine" anlamadım

olm bana box'ların altında burayı değiştirebilirsin şeyi çıkıyor. bana mı çıkıyor yoksa noldu lan noluyo. ben de mi değiştirebilicem kayan yazıları falan lan? değiştreyim mi :E

Bones Bones Brittle Little Bones


Bir iş yaparken dinlemesi çok zevkli olüyür.

Ha ne işi mi yapıyorum? Boya yapıyorum. Çok zevkli olüyür.

Ikinizi de Tebrik Ederim

Aferin gencler. Bir gecede ne kadar cok guncelleme yapilmis. Ikinize de ayri ayri yorumlar elbette yazacagim lakin bu post'u da blogun cesitli yerlerini guncelleyen Sneyl dostuma adamadan edemeyecegim. Bir de talihsiz bir haber vermem gerek.

Istanbul'da yasanan sel felaketinde blog yazarimiz Canan Saka'yi kaybettik. Neden yuzme bilmiyordun Canan? Neden!?

Basimiz sagolsun.

DALIN LAN BANA

Birazdan okuyacağınız şiiri sevgili gardaşım nbh_ 'nin doğum günü şerefine yazdım, akabinde de besteledim. Yarın kayıt için stüdyoya giriyorum, en geç 1 haftaya şarkıyı tamamlarım. Video klibimizi sneyl arkadaşımız kayıt tamamlandıktan sonra 3 gün içerisinde çekecek ve bu eser de en geç 11 gün içerisinde çeşitli müzik kanallarında gösterilmeye başlanacak. Herkese duyurulur. İyi ki doğdun nbh_... Hayırlı sexler...


DALIN LAN BANA


Seks yaparken dalar giderim bazen uzaklara
İlgi duyamadım nedense bir türlü sarışınlara
Yatmadan önce aralıksız 3 dakika yaparım gargara
Rica ediyorum gençler, dalın lan bana


Kulağıma su kaçmayalı tam tamına 3 gün oldu
TFF'nin Ankaraspor'a verdiği süre bugün doldu
Ne yazık ki oyuncu değiştirme hakkımız da doldu
Rica ediyorum gençler, dalın lan bana


Akşam salata yaparken incittim aşil tendonumu
Cüzdanımda taşırım her zaman kondomumu
Haydi üfleyelim hep beraber nbh_'nin mumunu
Rica ediyorum gençler, dalın lan bana

3

Ankamall'da gördüm bu balonu. Resmen 3 olum! Kocaman bir şey. Hemen fotoğrafladım tabii. Adamlar 3 balonu yapmışlar ya! Yani onca sayı dururken, onca şekil dururken sen git 3 balonu yap iyi mi! Vallahi helal olsun. Ya kaç balonu yapacaklardı ki zaten!? Fiyatını soramadım. Unutmuşum galiba o heyecanla. Gönül isterdi ki alayım, nbh_'ye doğum günü hediyesi yapayım.

Bugün, yani 12 Eylül, nbh_'nin doğum günü. Kendisinin doğum gününü iki kez kutladım. Daha da kutlarım orası önemli değil. Doğum günü hediyesi demişken, kendisini Ankara'ya döndüğünde bir sürpriz bekliyor. Yani bekleyecek. Çünkü, hediye daha hazır değil. Hazır olunca bekler ama.

Bir de böyle şekerlik yaptım kendime jelly beans ile. Denemecan da yaptı bundan kendi evinde. Yalnız ona hep anasonlu denk geliyormuş. Üzülüyormuş o da. Neyse ki benim şekerlerde anasonlu yok. Mutlu son var hep. Fotoğraflar da çok dandik çıkıyor ya. Telefonla çekiyorum ondan. Yaklaşık bir yıldır falan fotoğraf makineme pil almayı düşünüyorum. Kendi pilleri bir futbol maçına girerken polisler tarafından alınmıştı. Ulan niye alıyosunuz ki pilleri!? Ne olabilir yani. Sanki ben video çekip, aynı esnada da justin.tvden yayınlicam. Yani amaç nedir anlamıyorum ki. Zaten anlamadığım en önemli şeylerin başında gelir bu konu. Neden fotoğraf makinesini yasaklarsınız bazı yerlerde. Ulan amatör kayıt diye bir piyasa var. Engel olmayın buna lan lütfen plx.

Takip ettiğim bloglardan 2 gündür ses çıkmıyor. Oysa ki her gün yazı yazardı onların çoğu. Susmayın ya. Yazsanıza. Yoksa tek tek isim veririm. Hadi bakalım ben gideyim de siz yazın.

Ben de Coldplay dinleyeyim. Zira baya oldu dinlemeyeli. Zina yapmayın lan. Çok kötü bir şey o!

Drunk Chicken

Ya bugün çok acayip bir şey oldu. İşte bilgisayarı bir taratayım dedim, registry repair olsun, clean up olsun takılıyorum öyle. Gayet güzel oldu. Temizlendi, ferahladı falan. Neyse sonra dedi ki; bi baştan başlatalım kardeş. Hay hay dedim. Baştan başlattım. Güncellemeler geldi. Yap dedim. Sonra bari kapayıp açayım güncellemesini de bitirsin dedim. Güncellemelerin yüklenmesini bekledim kapanana kadar. Aslında o bitince kendi kapanırdı. Olsun ben yine de bekledim. Sonra kendi kendine kapandı. Vay aslanım dedim tekrar açtım. Hoop internete girelim artık diye bir açtım browserı. Hoppaaa ne göreyim? Ne? Bookmarklarım yok lan! Bildiğin yok yani. Nereye gidiyosunuz olum siz! Nasıl olmazsınız! Bana 5 yıl önceki bookmarklarımı gösteriyor. Bir sürü site gitti ya. Nasıl üzgünüm şu an anlatamam. Onca emek gitti.

Ben de üzüntüden kendimi alkole verdim. İçtim içtim keyiflendim canıma değsin, içtim içtim şereflendim. O şarkı güzel ya. Aylin Aslım. Rock'n Coke'un açılışını da o yapmıştı. O arada içiyordum ben işte. Dostum buradan dinleyebilir ve izleyebilirsiniz o performansı.

Rock'n Coke demişken, Juliette Lewis performansı da çok iyiydi. Yeni albümü çıktı onun. Fantasy Bar diye bi şarkısı var. Çok güzel. Coşuk böyle. 2 gün önce Craig Ferguson'a çıktı. Orda da söyledi canlı. Güzel işte.

Muse albümü de çıktı. Albüm kapağı güzel olmuş.Daha dinlemedim. Juliette'in albümü bitsin ona geçecek. Ondan sonra yorumumu belirtirim. Güzeldir gerçi. Kötü albüm yapılır mı hiç?

Bugün drunk chicken diye bi yemek yedim. Yanımda japon konsolosu da vardı. Belirtmeden geçemicem. Güzeldi yemek. Tavuğu Jim Beam ile falan karıştırıyolarmış. Bunu başka tür alkollerle karıştırıp da yapıyorlarmış. Evde de yapılabilir. Gerçekten hoş yani. Birayla da güzel gitti. Bundan sonra param oldukça ondan yerim ben. Zira, 16 lira gibi bir şeydi. Zina yapmayın lan. Çok kötü bir şey o.

Öyle işte. Bookmarklarıma hala üzülüyorum. Bookmarka ve dolara en yüksek faiz nerededir? Evet!

Internet Tarihinin En Iyi Wep Sitesi

http://rasimwep.somee.com/ olum buna bir girin gezin ya. su siteyi bir acin.


spoiler

oyun attiricam ben bilgisayara. oyun atma islemi cok kral bir seye benziyo

spoiler

Cumartesi Sefasi


Dostlar resimde de gorulecegi uzere carlton, kisir ikilisiyle cumartesi aksamimi cumartesi aksami ediyorum. Kisirin tadi, kokusu, goruntusu yerinde de neden cok yumusak bu bulgur be abi. herhalde sicak suda fazla beklettim. yumusak da olmasaydi soyleyecek soz bulamazdin gerci. calton biraderime ise laf yok.

bir garip hikaye (ramazan davulcusu-japon konsolosu-site bekçisi üçgeni)

demin white russian'a benzeyen ve kendimizin uydurduğu kokteylimizi içiyodum tek başıma. kimisi yattı, kimisi gitti ortamdaki. benim uykum gelmedi bir türlü ve içmeye devam ettim 4,5 kişi bitiremediğimiz bu kokteyli. manzarayı izledim bi süre. tam hüzünlenmişken ramazan davulcusu geçti. ben sinirlendim biraz bu hıyarın tam hüzünlenmişken gelmesine. aşağı indim yakalamak için. ve yakaladım tam dolaştığı sokaktan geri gelmekteyken. kestim önünü ve '' napiyosun lan götelek'' diye seslendim. anlamadı sanırım benim dediğimi ve '' iyi sabahlar abi'' dedi bana. ben biraz daha sinirlendim tabii ve cevap verdim:
''lan hayvan herif tam içki içiyodum, sızmak üzereydim, nası oluoya da beni uyandırıyosun götveren'' diye bağırdım.
benim bağırmamla kendine geldi ve:
- abi kusura bakma ben görev icabı insanları uyandırma çalışıodum. senin uyanacağını tahmin edemedim.
- kes lan hayvan eti yemiş! senin hatan büyük. tam hüzünlenmişken nası bağırırsın holigan gibi lan göt!
Bunun üzerine adam sert cıktı ve üzerime yürümeye başladı. tam o anda adama doğru hızla yöneldim ve ağzının ortasına feci bi şekilde vurdum kimse kusura bakmasın.
Adam da eşek deilya hemen cevap verdi bana. ama salladığı yumruğu hemen alt ettim. Üzerine bir de tekme salladım ki sormayın. Tam hayalarına geldi, çok da sevindim. Tam o esnada bizim bekçi uyuduğu kulübeden hızla çıktı. o da birkaç yumruk salladıktan sonra bi baktık ki adam bayılmış. Adamı orada o halde bıraktıktan sonra eve geldim ve uyudum haberiniz olsun. Hikaye de burada bitti. Bi hatamız olduysa affedin bu hikayede, etmezseniz de ***imde değil. sonuçta içimden geldi ve yaptım. adam olun ilk etapta...