Soruya odaklarsın kendini ama bir türlü sormaya cesaret edemezsin. Sormayı beceremezsin. Farklı olmak istersin hep, biliyorum. Sen zaten farklısın. Farkını ortaya koyarsın. Ama sadece o kapıdan içeri girmek için yanına birini götüreceksin. Basit. Farklı olmaya gerek yok. Düşündüğün şey; onun farklı olduğu. O farklı. Evet! İşte bu! Soruyu soramamanın temel nedeni bu.
Günler böyle geçip gitmiş bile. Sen hala soruyu soramamış bir şekilde kapıdan içeri girmeye hazırlanırken, o çoktan gitmiş. Kapı kaybolmuş. Bilmediğin birisi onu çoktan alıp gitmiş. Sen ise arkasındaki ışığa bakarak kapının tekrar ortaya çıkacağı günü beklemişsin ama... Çıkmamış...
P.S.: Moldova dinlemeyeli uzun zaman olmuş...