İçeri girmesiyle kalbi 131 bpm hızla çarpmaya başladı. Sanki kalbi yerinden fırlayacaktı. Ceketinin 3 düğmesini de ilikledikten sonra şaşkın şaşkın bakmakta olan kıza dönüp konuşmaya başladı:
- Selamun aleykum , ben Refik. Aynı sokakta oturuyoruz, başınıza böyle bir talihsizlik geldiğini duydum da geçmiş olsuna geleyim dedim.
- Hoşgeldin Refik. Ben de Tijen. Memnun oldum. İyi yapmışsın, gelmişsin ama bunun bir talihsizlik değil ; bir öküzlük, bir magandalık, bir ayılık, bir…
Yüzü kızarmaya başlayınca aniden kendine yakışmayan bir zekilikle konuyu değiştirdi Refik. Buraya ona gerçekleri söylemek umuduyla gelmişti ama daha konuşmanın başında hüsrana uğramıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Tijen’i güldürüp konuyu dağıtmak istedi ve :
- Bizim bir arkadaş var, geçen gün içmiş içmiş bana geldi. O kadar sarhoştu ki ayakkabılarının bağlarını çözmek için eğildi ve bir baktım ki uyuyakalmış. Hatta takside de telefonunu cüzdan sanıp içinden para çıkarmaya çalışmış.
Tijen bu alakasız hikâyeye bir anlam veremedi. Ufak bir tebessümle geçiştirdikten sonra “Tam olarak nerede oturuyorsun? Seni daha önce hiç görmedim de” diye sordu. Refik biraz bozuldu. Onun gibi yakışıklı, alımlı, tarz sahibi bir adamı daha önce fark etmemesini yadırgadı. Hiç bozuntuya vermeden cevap verdi.
- Homoseksüel bakkal Turgut amca var ya, işte onun bakkalın olduğu apartmanda oturuyorum, 3.kat 3 numara. Hemen şaşırma, her katta bir daire var. Evler 4 oda 1 salon, kombili, 2 tane koca balkonu var. Büyük balkonda şömine var, arada sırada arkadaşlarla mangal yaparız, sazlı sözlü, bilirsin işte eğlenceli olur. Bir gün inşallah beraber yaparız.
Konuyu nasıl buraya getirdiğine inanamadı. Kızla daha yarım saat bile konuşmadan kızı üstü kapalı bir şekilde evine davet etmişti. Tijen Refik’in söylediklerinin ne anlama geldiğini anladı; ancak onun bu camışlığı hoşuna gitti. Hayatında hiç böyle öküz biriyle tanışmamıştı, bir farklılık aradığı belliydi ve onu Refik’te bulacağından adının Tijen olduğu kadar emindi. Refik’in söylediklerine herhangi bir cevap vermekten çekindi. O da konuyu değiştirdi. Kendine neden böyle anlamsız konuşmalarla zaman geçirdiğini sordu. Yaklaşık 10-15 dakika daha içi boş ve alakasız konuşmalarla vakit geçtikten sonra Refik mantıklı bir soru sordu:
- Ne zaman taburcu olacaksın Tijenciğim?
Tijen bu samimiliğin nerden geldiğini merak ederek, “Bugün çıkıyorum çok şükür, çok sıkıldım hareketsiz bir şekilde günlerdir yatmaktan. Adnan da çıkış işlemlerini halletmeye gitti. O gelince eve gideceğiz.”
Adnan lafını duyan Refik’in kafasından aşağı kaynar sular boşaldı. Bu Adnan da kimdi? Yoksa hayatının kadını evli miydi? Ya da sevgilisi mi vardı? Tüm bunları o müthiş zekasını(!) kullanarak öğrenecekti ki odaya bir adam girdi. Tijen panikleyerek:
- Adnan bak bu komşumuz Refik. Geçmiş olsuna gelmiş sağolsun.
Tam da Adnan’ı Refik’e takdim edecekken, odaya giren hizmetli çıkış işlemlerinde bir problem çıktığını ve Adnan’ın kendisiyle gelmesi gerektiğini söyledi. Adnan özür dileyerek meraklı bir şekilde problemin nedenini öğrenmeye gitti. Refik, Adnan’dan bir şekilde kurtulması gerektiğini düşündü ve Tijen’in eve Adnan’la değil de kendisiyle gitmesi için bir formül düşünmeye başladı. 30-35 saniye ya geçmiş ya geçmemişti ki aklına bir fikir geldi.
- Selamun aleykum , ben Refik. Aynı sokakta oturuyoruz, başınıza böyle bir talihsizlik geldiğini duydum da geçmiş olsuna geleyim dedim.
- Hoşgeldin Refik. Ben de Tijen. Memnun oldum. İyi yapmışsın, gelmişsin ama bunun bir talihsizlik değil ; bir öküzlük, bir magandalık, bir ayılık, bir…
Yüzü kızarmaya başlayınca aniden kendine yakışmayan bir zekilikle konuyu değiştirdi Refik. Buraya ona gerçekleri söylemek umuduyla gelmişti ama daha konuşmanın başında hüsrana uğramıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Tijen’i güldürüp konuyu dağıtmak istedi ve :
- Bizim bir arkadaş var, geçen gün içmiş içmiş bana geldi. O kadar sarhoştu ki ayakkabılarının bağlarını çözmek için eğildi ve bir baktım ki uyuyakalmış. Hatta takside de telefonunu cüzdan sanıp içinden para çıkarmaya çalışmış.
Tijen bu alakasız hikâyeye bir anlam veremedi. Ufak bir tebessümle geçiştirdikten sonra “Tam olarak nerede oturuyorsun? Seni daha önce hiç görmedim de” diye sordu. Refik biraz bozuldu. Onun gibi yakışıklı, alımlı, tarz sahibi bir adamı daha önce fark etmemesini yadırgadı. Hiç bozuntuya vermeden cevap verdi.
- Homoseksüel bakkal Turgut amca var ya, işte onun bakkalın olduğu apartmanda oturuyorum, 3.kat 3 numara. Hemen şaşırma, her katta bir daire var. Evler 4 oda 1 salon, kombili, 2 tane koca balkonu var. Büyük balkonda şömine var, arada sırada arkadaşlarla mangal yaparız, sazlı sözlü, bilirsin işte eğlenceli olur. Bir gün inşallah beraber yaparız.
Konuyu nasıl buraya getirdiğine inanamadı. Kızla daha yarım saat bile konuşmadan kızı üstü kapalı bir şekilde evine davet etmişti. Tijen Refik’in söylediklerinin ne anlama geldiğini anladı; ancak onun bu camışlığı hoşuna gitti. Hayatında hiç böyle öküz biriyle tanışmamıştı, bir farklılık aradığı belliydi ve onu Refik’te bulacağından adının Tijen olduğu kadar emindi. Refik’in söylediklerine herhangi bir cevap vermekten çekindi. O da konuyu değiştirdi. Kendine neden böyle anlamsız konuşmalarla zaman geçirdiğini sordu. Yaklaşık 10-15 dakika daha içi boş ve alakasız konuşmalarla vakit geçtikten sonra Refik mantıklı bir soru sordu:
- Ne zaman taburcu olacaksın Tijenciğim?
Tijen bu samimiliğin nerden geldiğini merak ederek, “Bugün çıkıyorum çok şükür, çok sıkıldım hareketsiz bir şekilde günlerdir yatmaktan. Adnan da çıkış işlemlerini halletmeye gitti. O gelince eve gideceğiz.”
Adnan lafını duyan Refik’in kafasından aşağı kaynar sular boşaldı. Bu Adnan da kimdi? Yoksa hayatının kadını evli miydi? Ya da sevgilisi mi vardı? Tüm bunları o müthiş zekasını(!) kullanarak öğrenecekti ki odaya bir adam girdi. Tijen panikleyerek:
- Adnan bak bu komşumuz Refik. Geçmiş olsuna gelmiş sağolsun.
Tam da Adnan’ı Refik’e takdim edecekken, odaya giren hizmetli çıkış işlemlerinde bir problem çıktığını ve Adnan’ın kendisiyle gelmesi gerektiğini söyledi. Adnan özür dileyerek meraklı bir şekilde problemin nedenini öğrenmeye gitti. Refik, Adnan’dan bir şekilde kurtulması gerektiğini düşündü ve Tijen’in eve Adnan’la değil de kendisiyle gitmesi için bir formül düşünmeye başladı. 30-35 saniye ya geçmiş ya geçmemişti ki aklına bir fikir geldi.
to be continued...
japon konsolosu